Esteban,Eğer Pedro'yu öldürmediysem Babasına duyduğum saygıdan ve ve buyukbabasina olan can borcum yüzünden amanbir daha buraya gelirse vururum



gözünü oyan nankörler konulu her zamanki monoloğuna başla­ mıştı: "Her şey bu yere batasıca politikacıların suçu, şu yeni Sos­ yalist aday gibi, zibidinin teki, bir de kendini bilmeden o dökün­ tü treniyle ülkenin göbeğini çevirip Bolşevik fikirleriyle ahaliyi kışkırtıyor. Kendi çıkarını biliyorsa buradan uzak durur, çünkü gelirse biz onu ezip suyunu çıkarırız; hazırda bekliyoruz. Bu yö­ rede kaç toprak sahibi varsa hepsi benim gibi düşünüyor. Kimse­ nin buraya gelip de sıkı çalışmaya karşı çıkan konuşmalar yap­ masına izin vermeyeceğiz. Sıkı çalışan, hayada cebelleşen ödülü­ nü bulur. Bizler gün doğandan batana dek çalışmışız, paramızı nereye yatıracağımızı iyi bilmişiz, rizikolara girip sorumluluklar yüklenmişiz. Zayıf olanları kendimizle eşit tutmamız beklene­ mez. Çünkü işin özetini istersen toprak işleyenin malıdır, burada gerçekten çalışıp toprağı işleyen tek kişi de benim. Ben olmasam burası yıkıntı kalırd1. Çalışmamızın ürünlerini haylazlarla pay­ laşmamız gerektiğini İsa Peygamberimiz bile buyurmamış, oysa Pedro T ercero denilen o it benim toprağımda bunu söylemeye cesaret edebiliyor! Gözünün ortasına kurşun sıkmadımsa babası­ na olan saygımdandır, zaten canımı da dedesine borçluyum gibi bir şey, ama uyardım onu, bir daha burada yakalarsam beynini dağıtırım, dedim!" Clara konuşmaya hiç katılmamıştı. Sofraya öteberi getirip götürmeye dalmış, dikkatini kızına vermişti. Ama çorba kasesini kaldırırken kocasının son sözlerini duydu. "Dünyanın değişmesini durduramazsın, Esteban," dedi. "Pedro Tercero olmazsa bir başkası Tres Marfas'a yeni fikirler ta­ şıyacaktır." Esteban Trueba bastonunu karısının elinde tuttuğu çorba kasesine indirerek kaseyi yere çaldı; içindekiler yere saçıldı. Blan­ ca dehşet içinde yerinden fırladı. Babasının öfkesini annesine yö­ nelttiğini ilk olarak görüyordu. Annesinin her zamanki gibi, ay vurgunu yemişçesine dalgınlaşarak pencereden falan çıkıp gitme­ sini beklediyse de böyle bir şey olmadı. Clara her zamanki serin­ kanlı vakarıyla kase kırıklarını topladı, kocasının· dudaklarından boşalmakta olan lanet yağmurunu duymazlıktan geldi. Onun söyleyeceklerinin bitmesini bekledi, sonra yanağından usulca öpüp iyi geceler dileyerek Blanca'yı elinden tutup dışarı çıktı." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar