"usanmıştı. Tekdüzeliği bozmak için de, Blanca'nın gün günden büyümesini gözlemek dışında hiçbir şey yoktu. H�lası onun o Pedro Tercero denen pis çocukla oynaya oynaya yamyamlara döndüğünü söylüyordu. En kötüsü, çocuğun bir arada olabilece ği, kendi sınıfından hiç kimse yoktu; terbiyesi bozuluyordu, diz leri hep sıyrık içindeydi: "Baksana, nasıl konuşuyor, Kızılderili falan sanırsın! Saçındaki bitleri ayıklamaktan, uyuzuna ilaç sür mekten gına geldi valla!" Bütün dırıldanmalarına karşın Ferula vakarını, o değişmez saç topuzunu, kolalı bluzlarını ve belindeki anahtar destesini hiç elden bırakmıyordu. Zaten hiç terlemez, hiç kaşınmaz ve çevresine her zaman hafif bir lavanta çiçeğiyle li mon kokusu saçardı. Herhangi bir şeyin onun iradesini sarsabile ceğine kimse inanmazdı; günün birinde sırtı kaşınıncaya dek. Ka şıntı öyle şiddetliydi ki Ferula gizlice kaşınmaktan kendini ala madı ama boşuna. En sonunda banyoya gitti ve en işi başından aşkın günlerinde bile giydiği korseyi çıkardı. Şeritleri çözerken, sabahtan beri korsenin sivri kemikleriyle korse sahibinin ezilmiş etleri arasından bir çıkış yolu bulabilmek için boş yere çabalamış olan yarı baygın bir sıçan yere düştü. Ferula ömründe ilk olarak bir sinir krizi geçirdi. Çığlıklarını duyan herkes koşarak banyoya geldiler ve onu yarı çıplak, küvetin içinde buldular. Korkudan kıpkırmızı kesilmiş, deliler gibi bağırıyor ve titreyen parmağıyla fındık sıçanını imliyordu. Sıçan da ayağa kalkıp daha güvenlikli bir yere kaçabilme çabalarındaydı. Esteban bunun menopoz olduğunu, hiç kimsenin yapabile ceği herhangi bir şey olmadığını ileri sürdü. Ferula'nın geçirdiği ikinci krize de aldırış etmediler. Esteban'ın yaşgünüydü ve ıs marlansa bundan daha güneşli bir pazar sabahı olamazdı. Evin içi hayhuy doluydu, çünkü Dofia Ester'in genç bir kız olduğu o unutulmuş günlerden bu yana ilk olarak Tres Marfas'da bir eğ lenti düzenlenecekti. Kentteki çeşitli akraba ve dostlarını -bunlar trenle geliyorlardıve yörenin büyük toprak sahiplerini çağır mışlar, kasaba kodamanlarını da göz ardı etmemişlerdi. Daha bir hafta öncesinden şöleni hazırlamaya başlamışlardı: avluda çevri len yarım sığır, böbrekli börek, fırında tavuk, çeşitli mısır ye mekleri, patlıcan çeşitleri ve hasat şaraplarının en iyileri. Öğle sa atlerinde çağrılılar araba ve atla gelmeye başladılar, büyük ev ko nuşma sesleri ve kahkahalarla doldu. Ferula bir ara banyoya gitmişti." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar