Müthiş bir hatip Ferula,En ince ayrıntısına kadar düşünen Ferula, Dikkatli ve Despot Ferula



"yanına girmek istiyorum, teninin sıcaklığını, o yumu­ şak soluklarını hissetmek ... " ca." "Dua et, evladım, duanın yararı dokunur." "Durun, daha bitmedi. Utanıyorum." "Benden utanmamalısın. Ben Tanrının bir aracıyım, yalnız"Erkek kardeşim çiftlikten döneli daha da beter oldu, Peder. Dualarım işe yaramıyor. Uyku uyuyamıyorum. Terliyorum, tit­ remeler geliyor, sonunda kalkıp o karanlık evi boydan boya do­ laşıyorum, tahtalar gıcırdamasın diye dikkat ederek sofalarda yü­ rüyorum. Yatak odasının kapısının ardından onları dinliyorum, hatta bir keresinde gördüm bile, kapı aralık kalmıştı da. Gördü­ ğüm şeyi size anlatamam. Peder, gene de feci bir günah olsa ge­ rek. Clara'da suç yok, biliyorum, çünkü o çocuklar gibi masum­ dur. Benim kardeşim ona bu günahları işleten. Onun cehennem­ lik olduğunu biliyorum." "Yargılayıp lanetlemeyi ancak Tanrı yapabilir, çocuğum. Ne yapıyorlardı bunlar?" Bıraksanız, Ferula ayrıntılara yarım saat ayırabilirdi. Yete­ nekli bir konuşmacıydı. Nerede duralayacağını, sesini nasıl ayar­ layacağını, fazla el kol sallamadan nasıl açıklama yapacağını tam tamına bilir, öyle aslına uygun bir sahne çizerdi ki onu dinleye­ ne, olayın geçtiği yerdeymiş gibi gelirdi. İnanılmaz şey, o yarı aralık kapıdan onların titreyişlerindeki niteliği nasıl da sezebil­ mişti, öz sularının bolluğunu, kulağa fısıldanan sözcükleri, en mahrem kokuları. Resmen mucizeydi. Ferula bu çalkantılı duy­ gu ve düşüncelerini içinden boşaltıyor, sonra o mübarek put maskesini takınarak, serinkanlı ve sert, eve dönüyor ve gene buy­ ruklar vermeyi sürdürüyordu: şunu şuraya koy ve şu şuraya ko­ nuyordu; vazolardaki çiçekleri değiştir ve çiçekler değişiyordu; pencereleri yıka, sustur şu yere batasıca kuşları, şamatalarından Sefiora Clara'nın uykusu kaçacak hem de karnında taşıdığı çocu­ ğu korkutacak, kimbilir, bir de bakarsın çocuk kanatlı doğmuş! Ferula'nın keskin gözlerinden hiçbir şey kaçmıyordu. Clara'nın tersine o hep hareket halindeydi. Her zaman, her şeyi "pek gü­ zel" bulan Clara'nın gözünde en nadide çikolataları yemekle ar­ tık çorba içmek, kuştüyü döşekte yatmakla koltuğunda oturur­ ken uyumak, güzel kokulu sularla yıkanmakla hiç yıkanmamak" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar