"Bizde delilik herkese eşit bölüştürülmüş; fazla bir şey artmadığı için özel delimiz olamamış." Clara'yla yapılan konuşmalar böyle olurdu işte. Ve bu yüz den Alba'nın gözünde evin en önemli kişisi ve kendi hayatındaki en güçlü varlık anneannesiydi. Büyük evin sihirli bir evren olan arka bölümünü işleten motor oydu. Alba ilk yedi yılını burada, tam bir özgürlük içinde geçirdi. Anneannesinin tuhaf huylarına alışıktı. Örneğin Clara'nın trans durumunda koltuğuna oturmuş ve ayaklarını altına almış olarak gözle görülmez bir gücün İtme siyle odanın içinde dolaştığını görünce hiç şaşmazdı. Onunla bir likte hastane ve İmaretlere giderdi. Dört katlı yün ve en kalının dan şiş kullanarak, Jaime Dayısının bir kez giydikten sonra baş kasına verdiği kazakları örmeyi bile öğrendi, salt anneannesinin gözlerini kısarak ilmikleri incelerken o dişsiz gülüşüyle gülümse diğini görebilmek uğruna. Clara küçük kızı sık sık Esteban'a me saj yollamak amacıyla kullandığı için evdekiler Alba'ya "posta güvercini" diye ad takmışlardı. Alba, üç ayaklı masanın güpegün düz herhangi bir hile, enerji türü ya da dışarıdan itki kullanıl maksızın, kendiliğinden sıçradığı cuma seanslarına ve edebiyat suarelerine katılırdı. Bu suarelerde Clara'nın teşvik ettiği çekin gen, tanınmamış sanatçılar ve tanınmış üstatların arasına karışır dı. O günlerde köşedeki büyük evde çok sayıda konuk yer içer di. Ülkenin hemen hemen bütün önemli kişileri gelir, burada ka lır, hiç değilse ispiritizma seanslarıyla kültürel söyleşilere ve sos yal toplantılara katılırlardı. Şair de bunların arasındaydı. Yıllar sonra yüzyılın en büyük ozanı sayılarak bilinen tüm dünya dille rine çevrilecekti. Alba çok zaman onun dizlerinde otururken gü nün birinde, elinde bir demet kan rengi karanfille iki sıra maki neli tüfek arasından, onun tabutunun peşisıra yürüyeceğini nasıl bilebilirdi ki? Clara henüz gençti, ama dişsizliği yüzünden torununun gö züne çok ihtiyar görünürdü. Yüzü hiç kırışmamıştı ve ağzı kapa lı olduğu zaman yüzündeki masum ifade sayesinde son derece genç dururdu. Deli giysilerini andıran çiğ ketenden entariler gi yer, kışın da uzun yün çoraplar, parmaksız eldivenlerle gezerdi. Hiç komik olmayan şeylere gülerdi, ama hiçbir nükteyi anlaya maz, yanlış zamanlarda gülerdi ve herhangi birinin gülünç dav randığını gördüğü zaman da hüzünlenirdi. Kimi zaman astım" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar