Alba kanaması yüzünden istenmiyor ve binayı terk etmelerini istiyor bir beyaz bayrak ile migule Diaz ve Alba dışarı çıkar ve Alba ifşa okur Esteban'nin torunu olduğu anlaşılır



"Ana Diaz da, "Hayır!" diye parladı. "Halkın işine burjuvala­ rı karıştırırsanız olacağı budur." Sebastian G6mez koltuk değneklerinin üzerinde zorlukla ilerleyerek Miguel'in Alba'yı yatırmış olduğu köşeye gitti. "Sen eve dönmelisin, Kontes," dedi. "Burada hiçbir katkıda bulunamıyorsun. Tersine, ayak bağısın." Alba içine bir ferahlık dalgasının dolduğunu duydu. Daya­ namayacak ölçüde korkmuştu; bu öneri de onun ödlek gibi gö­ rünmeden eve dönebilmesini sağlayacak onurlu bir yoldu. Duru­ mu kurtarmak için profesöre biraz karşı çıkar gibi yaptıysa da Miguel'in elinde beyaz bayrakla çıkıp polisle görüşmesi fikrini hemen kabul etti. Miguel'in boş duran araba park yerinden geç­ mesini hepsi gözetleme yerlerinden seyrettiler. Polis dar hatlar oluşturmuştu. Hoparlörle ona durmasını, bayrağını yere bırakıp eller ensede ilerlemesini buyurdular. G6mez, "Savaş gibi bu!" diye fikir yürüttü. Az sonra Miguel dönüp gelerek Alba'yı yerinden kaldırdı. Daha önce yakındığı için Alba'yı kınamış olan kadın şimdi ko­ lundan tuttu, üçü birden binadan çıktılar, parlak polis ışıldakla­ rıyla aydınlatılmış duran barikatlardan, kum torbalarından geçti­ ler. Alba zor yürüyordu. Utançtan yerin dibine geçecek gibiydi, başı da fırıl fırıl dönüyordu. Bir polis devriye arabası onları yarı yolda karşılamaya geldi ve Alba kendini yeşil bir üniformanın beş on santim ötesinde, tam burnuna yönelmiş bir tabancayla yüz yüze buldu. Başını kaldırdı ve fare gözlü esmer bir yüze bak­ tı. Anında tanıdı onu: Esteban Garda. Garda alaylı bir sesle, "Senatör Trueba'nın torunuymuş, gö­ rüyorum!" dedi. Alba'nın tam doğruyu söylememiş olduğunu işte Miguel böyle öğrendi. İhanete uğramış gibi oldu. Alba'yı Garda'nın eli­ ne teslim etti, döndü, yerdeki beyaz bayrağı alıp sürüyerek, arka­ sına bakıp hoşçakal bile demeden yürüdü gitti. Onunla birlikte giden Ana Diaz da tıpkı onun gibi şaşırmış ve öfkelenmişti. Garda, "Neyin var senin?" diye sordu Alba'nın pantolonu­ nu imleyerek. "Çocuk mu düşürdün ne!" Alba başını dikleştirdi, onun gözünün tam içine baktı. De­ desinin aşağı sınıf saydığı kimselerle konuşurken kullandığı bu­ yurgan sesi öykünerek," (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar