önemli konumda olanlarla bağlantı kurardım. General Hurtado ile konuşamadığıma üzülüyordum. Ben saygımdan ötürü geri durmuştum, bir de, ne yalan söyleyim, gururumdan; onun beni arayıp bulması gerekirdi, benim onu değil. Oğlum Jaime'nin ölümünü ancak iki hafta sonra öğrendim. O zamana değin, İnsanların ölüleri ve yitikleri saymaya çıktıkla rını gördükçe, içimizdeki zafer coşkusu sönmüştü. Bir pazar gü nü bir asker sessiz sedasız kapımıza geldi, mutfağa girerek Blan ca'ya Savunma Bakanlığında gördüğü, dinamitlenen cesetlere iliş kin bildiği her şeyi anlattı. Elinde miğferi, yere bakarak, "Dr. del Valle annemin hayatı nı kurtarmıştı," dedi. "Onun nasıl öldüğünü size anlatmaya bu yüzden geldim." Askerin söylediklerini dinleyeyim diye Blanca beni de çağır dı, ama ben duyduklarıma inanmayı reddettim: Askerin herhalde kafası karışmıştı, kazan dairesindeki o adam Jaime değil de bir başkası olsa gerekti, çünkü Askeri Pronounciamiento gününde Jaime'nin Başkanlık Sarayında bulunmasına hiçbir neden yoktu. Ben oğlumun, aranıldığını varsayarak sınırdan geçip kaçmayı ba şardığından ya da bir elçiliğe sığındığından emindim. Zaten adı da yetkililerce aranılan kişilerin listelerinde görülmemişti; bu yüzden .ben Jaime'nin korkacak bir şeyi olmadığı sonucunu çıka rıyordum. Askerin doğruyu anlatmış olduğunun kafama denk etmesi için çok uzun bir zaman, daha doğrusu aylar geçmesi gerekecek ti. İçime kapanıp kendi kendimi aldatarak kütüphanedeki koltu ğuma gömülüyor, gözlerim kapı pervazında oğlumu bekliyor, içimden onu çağırıp duruyordum. Öyle çok çağırdım ki en so nunda gördüm onu, ama geldiğinde kurumuş kanlarla kaplı pa çavralar içindeydi ve cilalı parke zemin üstünde sap sap dikenli tel sürüyordu. Tıpkı askerin söylediği gibi ölmüş olduğunu işte böylece öğrendim. Ancak o zaman zorbalık ve baskıdan dem vurmaya başladım. Oysa torunum Alba diktatörün gerçek niteli ğini benden çok önce kavramıştı. Bütün general ve komutanların arasından onu mimlemişti. Clara'nın seziş gücünü kapmış oldu ğundan Alba hemencecik tanımıştı onu. Bu adam köylüler gibi yalın görünümlü, kıt sözlü, yontulmamış bir adamdı. Çok alçak gönüllü duruyordu. Günün birinde onu, bir imparator pelerinine" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli
0 Yorumlar