renkli halılarla kaplıydı. Her yanda ampuller, lambalar ve para vanlar vardı. Blanca Jean'ın bunları kullandığını ilkin ihtiyar Pedro Garcfa'nın cenazesinde görmüştü. O gün Jean hem ölü nün hem de canlıların fotoğrafını çekmek tutkusuna öyle bir kendini kaptırmıştı ki herkesi tedirgin etmişti de sonunda köylü ler onun fotoğraf camlarını yere atıp çiğneyerek kırmışlardı. Blanca şaşkınlıktan şaşkınlığa düşerek çevresine bakındı: dünya nın en garip manzarasının orta yerine düşmüştü. İçinden çeşitli dönemlere ait tüylü, süslü giysiler, kıvırcık peruklar, cafcaflı şap kalar taşan kapağı açık sandıkların arasından dolaşarak ilerledi. Tavandan sarkan ve üzerinde kırık dökük, adam boyu bir kukla asılan altın bir trapezin önünde duraladı. Bir köşede içi doldurul muş bir lama gördü. Masaların üstünde kehribar renkli sıvılar, yerlerde egzotik hayvanların postları vardı. Ne var ki Blanca'yı en şaşırtan şey fotoğraflar oldu. Genç kadın, ağzı bir karış açık, bunların karşısında kalakaldı. Stüdyonun duvarları kocasının giz li kişiliğini ortaya vuran tedirgin edici erotik sahnelerle kaplıydı. Blanca çabuk tepki göstermezdi, şimdi de gördüğünü· algıla ması biraz zaman aldı, çünkü bu gibi konularda hiç deneyimi yoktu. Zevk denen şey, onun gözünde Pedro Tercero'yla birlik te aldığı uzun yolun en son, paha biçilmez aşamasıydı. Blanca kı vançla, acelesiz yürümüştü bu yolda, ormanlar, bağlar, tarlalar, akar sular ve uçsuz bucaksız gökyüzüyle, kırların sessizliğiyle sa rılı olarak. Y eniyetmeliğin çalkantılarını hiç bilmemişti. Yaşıtları gizliden gizliye, ateşli aşıklar ve bekaretlerini yi.t.irmek için içleri giden bakireler üstüne yasak aşk romanları okurken o. manastır bahçesindeki erik ağacının altına oturur, gözlerini yun;ı,ar ve Ped ro Tercero Garcfa'nın şahane görüntüsünü hayalinde canlandı rırdı, onu kollarında tutarken, okşayıp öper, gitarıyla ul�tığı de rin uyuma onunla da ulaşırken ... Kendi içgüdüleri uyanır uyan maz doyumlandığından Blanca şehvetin başka biçimlere girebile ceğini hiç düşünmemişti. Bu karmaşık, perişan sahneler onun bu lacağını sandığı o edepsiz mumyalardan bin kat.daha tedirgin edi ciydi. Evdeki hizmetçilerin yüzlerini tanıdı. Kocasının İnka Ma iyeti buradaydılar işte, Tanrının yarattığı gibi çırılçıplak ya da ti yatro kostümleri ile sözümona giyinmiş. Blanca aşçı kadınların kasıklarının arasındaki dipsiz uçurumu gördü, topal hizmetçi kı zın üstüne binmiş olan dolgulamayı, sonra sofrada ona hizmet" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar