Blance kocası Kontun ve hizmetçisi ile birlikte özel stüdyo odasında mumyalar ile ne yaptığını öğrenmeye çalışıyor.Neler oluyor neler dönüyor?



kapısına doğru ilerleyecek gücü verdi. Kapıyı açmaya çalış­ tı ama kilitliydi. Genç kadın yüzünü kapıya bastırdı. ݧte o za­ man iniltileri, boğuk bağırışlarla gülüşleri açıkça duydu. İçerde mumyalarla bir işler döndüğü kuşku kaldırmazdı artık. Blanca içi rahatlayarak odasına döndü. Demek ki aklını kaçırdığı falan yoktu; kocasının gizli ininde gerçekten de çok çirkin bir§eyler olup bitmekteydi, demek. Ertesi gün Blanca Jean de Satigny'nin her zamanki titiz, ay­ rıntılı sabah tuvaletini tamamlamasını, kısıtlı kahvaltısını yapma­ sını, gazetesini baştan sona okuyarak en sonunda sabah yürüyü­ şüne çıkmasını bekledi. İçindeki ateşli azmin yüzündeki o gebe kadın dinginliğine vurmasına izin vermiyordu. J ean çıktığı za­ man Blanca ökçeli pabuç meraklısı Kızılderiliyi çağırdı ve ona ilk olarak bir emir verdi. "Kente in de bana papaya şekerlemesi al," dedi, kısa ve kesın. Kızılderili, ırkının o ağır, rahvan adımlarıyla yola çıktı ve Blanca evde öteki hizmetçilerle kaldı. Ama onlardan, saraylı eği­ limleri taşıyan o tuhaf kişiden korktuğu kadar korkusu yoktu. Onun dönüşüne kadar hemen hemen iki saati olduğunu hesapla­ dığı için çok acele etmeyip serinkanlı davranmaya karar verdi. Sinsi mumyaların esrarını çözmeye kararlıydı. Günışığında onla­ rın maskaralık etmeyi canlarının istemeyeceğini kestirdiğinden kapının açık olacağını umarak karanlık odaya gitti, ama kapı her zamanki gibi kapalıydı. Blanca halkasının üstündeki bütün anah­ tarları denedi, gelgelelim hiçbiri kilide uymuyordu. Blanca mut­ faktaki en büyük bıçağı aldı, kapının arasına soktu ve kuru tahta­ lar çatlayıp kıymıklanıncaya kadar kanırttı. Böylelikle kilidi sö­ küp kapıyı açmayı başardı. Kapıdaki hasarın gizlenmesi olanak­ sızdı. Blanca kocası geldiği zaman tutarlı bir açıklama yapması gerekeceğini algıladı. Sonra, bu evin hamını olduğuna göre çatısı­ nın altında neler geçtiğini bilmeye hakkı olduğunu düşünerek sa­ vundu. Yirmi yılı aşkın bir zamandır üç ayaklı masaya ve annesi­ nin uzbililerine göğüs gerebilmiş olan sağduyusuna karşın, karan­ lık odanın eşiğinden atlarken titriyordu. Elyordamıyla elektrik düğmesini bulup çevirdi. Pencerele­ rindeki siyah perdelerden içeri en cılız bir günışığı bile sızmayan, siyah duvarlı, geniş bir odada buldu kendini. Yerler kalın, koyu 263" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar