Blance Pedro ile sürekli gizli gizli buluşuyor ve orospu kıyafetleri giyip sevgilisini baştan cikariyordu,Kontun mezarına kızı ile birlikte gidiyor



Blanca gençliğini geride bırakarak orta yaşa girdi. Tek zevkli za­ manının kokusunu sürünüp gezmekleriyle orospu çamaşırlarını giydiği zamanlar olmasını sineye çekmişti. Sevgilisini baştan çı­ kartan bu çamaşırları Blanca utançtan kızararak çekmecesinin en dibine gizler, bulan olursa ne bahaneler uydurmak zorunda kala­ cağını düşünürdü. Hayatın başka her yönünde öylesine gerçekçi ve pratik olan bu kadın çocukluk aşkını yüceltip gerçek dışına it­ mişti ve bu aşkı bir trajedi niyetine yaşıyordu. Alba'ya gelince, Pedro Tercero Garcfa'nın adını anmamasını öğrenmişti, çünkü bu adın ailede uyandırdığı etkiyi seziyordu. Annesini ağzından öpen eksik parmaklı yabancıyla dedesinin arasında müthiş birşeylerin geçmiş olduğunu kestirebiliyordu ya, herkes, Pedro Tercero'nun kendisi bile, onun sorularına kaça­ maklı yanıtlar veriyorlardı. Kimileyin, yatak odalarının mah­ remliğinde Blanca ona Pedro T ercero'ya ilişkin öykücükler anla­ tır ve onun şarkılarını öğretir, ama evin içinde söylemesin diye sıkılardı. Gelgelelim Pedro Tercero'nun onun babası olduğunu çocuğa hiç söylememişti, kendisi bile unutmuş gibiydi. Geçmişi şiddet olaylarından, terk edişlerden, acılardan örülü bir zincir olarak anımsıyordu, ama olayların kendi aklında kaldığı biçimde geçip geçmediklerinde de emin değildi. Onu kocasının evinden kaçmaya İten o mumyalar olayı, o fotoğraflar, Louis XV stili ayakkabı giyen o tüysüz Kızılderili zamanla belleğinde silikleş­ mişti. Kontun çölde hummadan ölüşünün hikayesini öyle çok anlatmıştı ki kendi de İnanmaya başlamıştı. Yıllar sonra, kızı ge­ lip de Jean de Satigny'nin cesedinin morgda bir çekmece içinde yatmakta olduğunu söyleyince Blanca oh bile çekmedi, çünkü yıllardır kendini zaten dul gibi görmekteydi. Yalanına kılıf hazır­ lamak gereğini de duymadı. O eski, siyah tayyörünü gardroptan çıkardı, topuzundaki firketeleri düzeltti ve Alba ile birlikte, Fransız kontunu gömmeye gitti. Esteban yavruağzı rengindeki mozolede ona yer açmayı reddettiği için Kont, yoksulların son durağı olan bir belediye mezarlığına gömüldü. Ana kız o boğucu yaz sıcağında, ellerinde birer demet buruşmaya yüz tutmuş çi­ çekle, son uykusuna yatırdıkları o yalnız naaş için tek gözyaşı dökmeden orada dururlarken kendilerini pek gülünç buldular. Alba, "Görüyorum, babamın tek dostu yokmuş," diye fikir yürüttü. O zaman bile Blanca kızına gerçeği söylemedi. 3 1 7" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,


Yorum Gönder

0 Yorumlar