Blance Zorla Kont ile evleniyor. Kont mirasa konacağı için mutlu ama Blance hiç mutlu degil



ne acısın mı, yoksa düşlerini gerçekleştirerek zengin, genç ve gü­ zel bir Güney Amerikalı kızla evleneceği için sevinsin mi bilemi­ yordu. Ama yaradılıştan iyimserliğe eğilimli ve bütün yurttaşları gibi sağduyu sahibi olduğu için ikinci yorumu yeğledi ve hafta sonuna doğru rahatlamaya başladı. Esteban Trueba düğün tarihini iki hafta sonrasına saptadı. Skandal çıkmasını önlemek için en iyi yolun gözkamaştırıcı bir düğün yaparak skandalın üstüne gitmek olacağına karar vermişti. Kızının gelinlik giymesini, gelinliğin on metre uzunluğundaki eteğini nedim ve nedimelerin tutmasını, nikahı piskoposun kıy­ masını İstiyordu. Kızının resminin kent gazetelerinin sosyete sayfalarında çıkmasını ve Kaligula'lara yaraşır bir eğlenti düzen­ lenmesini İstiyordu. Öylesine para harcanıp tantana yapılmalıydı ki gelinin karnına kimse dikkat etmemeliydi. Onun bütün bu ta­ sarımlarına boyun eğen tek kişi Jean de Satigny'ydi. Esteban Trueba kızını gelinliğin provası için terziye götür­ mek üzere çağırdığı gün, dayak gününden bu yana ilk olarak gör­ dü. Onun nasıl şişmanladığını, yüzünün şiş ve kızarık olduğunu görünce fena oldu. Blanca, "Baba, ben evlenmiyorum," dedi. Esteban, "Kes sesini!" diye kükredi. "Evleniyorsun işte. Ailede piç İstemiyorum ben, anladın mı?" Blanca, "Ailede zaten bir sürü piç var sanıyordum ben," dedi. "Bana karşılık verme! Şunu da bil ki Pedro Tercero Garda öldü. Kendi ellerimle öldürdüm. Sen de onu unutsan iyi olur. Sa­ na adını verecek olan adama iyi bir eş olmaya çalış." Blanca ağlamaya başladı ve avunamadan günlerce ağladı. Blanca'nın İstemediği düğün katedralde, piskoposun kutsa­ masıyla yapıldı. Ülkenin en iyi terzisince dikilen gelinliğin krali­ çelere layık bir kuyruğu vardı ve terzi, kat kat çiçekler ve eski Grek ve Romalı tarzında pililerle gelinin karnını gizlemek konu­ sunda, ancak mucize sayılabilecek bir hüner göstermişti. Düğün gözkamaştıran bir eğlentiyle son buldu. Gece kılığı giymiş beş yüz çağrılı köşedeki büyük evi sardılar. Evi kiralık orkestranın kıvrak ezgileri doldurmuştu. Rezalet sayılabilecek kadar çok sa­ yıda bütün sığır, baharata bulanarak ateşlerde çevriliyordu. Taze deniz ürünleri, Baltık havyarı, Norveç somonu, içi mantarla dol220" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,


Yorum Gönder

0 Yorumlar