Burjuva sınıfı , Sosyalistlerin Marksistlerin kazandığını görünce zarar görmemek için tüm değerli eşyalarını yurt dışına çıkarıyor ,Yurt dışına çıkan uçaklar tıklım tıklım doluyordu bu duruma sosyistler kahkaha ile gülüyordu



açılamadan kaldı, ıstakozlar gümüş tepsiler üzerinde unu­ tuldu, pastalara sinekler üşüştü. Tan atarken, en sonunda dağılmaya başlayan kalabalığın ara­ sında Alba bir ara, elindeki bayrağı sallayıp bağırmakta olan Mi­ guel'i seçti. Çevresindekileri iteleyerek ona doğru ilerledi, onun adını boş yere çağırıyordu, çünkü bu hayhuy arasında Miguel onu duyamazdı. En sonunda Alba yanına varıp da Miguel onu görünce elindeki bayrağı yanındaki kişiye vererek onu kucakla­ dı, havaya kaldırdı. İkisi de yorgunluktan bitkindiler ve öpüşür­ ken sevinçten ağlıyorlardı. Alba, "Miguel, ben dedimdi sana kazanacağız diye!" diye güldü. Miguel, "Kazandık ama şimdi zaferimizi savunmamız gere­ kecek," diye yanıtladı. Ertesi sabah, geceyi evlerinde korkuyla nöbet tutarak geçir­ miş olan insanlar çılgın bir çığ gibi sokaklara döküldüler, banka­ ları basıp paralarını istediler. Değerli herhangi bir şeyi olan her­ kes bunu yatağın altında saklamak ya da ülke dışına yollamak is­ tiyordu. Yirmi dört saat dolmadan taşınmaz malların değeri yarı­ ya düşmüş ve Ruslar gelip de sınırlara dikenli tel çekmezden ön­ ce kaçabilmek telaşının isterisi içinde, dış ülkelere kalkan bütün uçaklar dolmuştu. Sokaklarda zafer yürüyüşü yapmış olanlar burjuvaları seyre gittiler ve onların kuyruklar oluşturmaları, banka kapılarından içeri girebilmek için kavgaya tutuşmaları karşısında kahkahadan kırıldılar. Birkaç saat içinde ülke iki uz­ laşmaz gruba ayrılmış, bu bölünme yurt içindeki hemen her aile­ ye yayılmaya başlamıştı. Senatör T rueba geceyi yandaşlarının zoruyla parti merke­ zinde geçirdi. Dışarı çıkarsa kalabalığın onu tanıyarak ilk lamba direğine asacağından korkuyorlardı. Trueba kızmaktan çok şaşır­ mıştı. Yıllardan beri, ülke Marxist'lerle kaynaşıyor, diye türkü çağırıp durmuş olduğu halde şimdi olanlara inanamıyordu. Gene de çöküntü içinde değildi, tam tersine. O ihtiyar kavgacı yüre­ ğinde yıllardır duymamış olduğu bir coşkulu heyecan kıpırdan­ maktaydı. Gözleri yaşarmış dava arkadaşlarına, "Seçim kazanmak başka şey, Başkan olmak başka şey," di­ yordu, gizemli bir tavırla." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,


Yorum Gönder

0 Yorumlar