Clara Alba'nın yedinci yaşgününde öldü. Ölümünün ilk ön belirtisini yalnızca kendisi gördü. Gizlice ayrılık hazırlıklarına girişti. Hiçbir şey sezdirmeden giysilerini hizmetçileriyle yoksul ları arasında bölüştürdü, yalnızca en gereklilerini bıraktı. Kağıtla rına çekidüzen verdi, yaşama tanıklık eden defterlerini evin gizli köşelerinden toparladı. Bunları kronolojik sıraya göre değil de olaylara göre ayırarak renkli kurdelelerle bağladı: defterine yaz mayı unuttuğu tek şey tarihler olmuştu. Son dakikadaki telaşı içinde artık bu tarihleri araştırarak geçirecek zamanı olmadığına karar verdi. Defterlerini ararken takıları da ortaya çıkarmaya başladı, kocasının onun aşkını kazanmak için armağan ettiği mü cevherleri, o eski günlerden beri durdukları ayakkabı kutuların dan, çorap kağıtlarının arasından, elbise dolaplarının alt rafların dan. Clara bunları eski bir yün çorabın içine koydu, çorabı bir çengelli iğneyle kapattı ve Blanca'ya verdi. "Al, bunu kaldır, canımın içi. Günün birinde kostümlü ba lolardan başka işlere de yarayabilir," dedi. Blanca olayı Jaime'yle konuştu ve genç adam annesine göz kulak olmaya başladı. Onun görünüşte normal bir yaşam sürme sine karşın hemen hemen hiç yemek yemediğini, kendini süt ve biraz balla ayakta tuttuğunu ayrımladı. Clara pek uyumuyordu da. Geceyi yazı yazarak, evin içinde dolaşarak geçiriyordu. Ken dini dünyadan ucun ucun koparır gibiydi; güngünden daha hafif, daha saydam olup çıkıyor, kanatlanmaya hazırlanıyordu sanki. Jaime kaygılı, "Bugünlerden bir gün uçup gidecek," dedi. Birden Clara boğulur gibi olmaya başladı. Göğsünün içinde bir yaban atının dörtnala kalktığını duyumsuyor ve son hızla rüzgara doğru koşan bir binicinin korkusuna kapılıyordu. Astı mının tuttuğunu söylüyordu ama Alba ninesinin artık küçük gü müş çanını çalarak gelsin de uzun uzun kucaklayıp astım krizini geçirsin diye onu çağırmadığını ayrımsıyordu. Bir sabah ninesi nin anlatımsız bir kıvançla kuş kafeslerini açtığını gördü. Clara sayısı pek çok olan sevdiklerinin hepsine küçük kart lar yazarak gizlice yatağının altındaki bir kutuya koydu. Ertesi sabah kalkmadı. Hizmetçi kahvaltı tepsisini getirdiğinde Clara ona perdeleri açtırtmadı. Işıkla bile vedalaşmaya, usul usul karan lığa girmeye başlamıştı." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar