büyük bir kaygı vermez gibiydi. Bütün bu zaman boyunca toru nu onun yanında kaldı. Odadan çıkmayı reddettiği ve çıkarmaya çalıştıkları zaman da ilk olarak yere yatıp tepindiği için ona bir yer yatağı uydurmak zorunda kaldılar. Çocuk ısrarla anneannesi nin her şeyin ayırdında olduğunu ve ona gereksinim duyduğunu söylüyordu. Bu da doğruydu. Sondan kısa bir süre önce Clara kendine geldi ve sakinlikle konuştu. İlk ayrımladığı şey Alba'nın kendi elinin içindeki eli oldu. "Ben öleceğim, bir tanem, değil mi?" diye sordu. Çocuk, "Evet, anneanne ama önemli değil, çünkü ben bura dayım," diye karşılık verdi. "Çok güzel. Yatağın altındaki kutuyu çıkar, içindeki kartla rı dağıt, çünkü herkesle vedalaşmaya zamanım yetmeyecek." Clara gözlerini yumdu, rahat, hoşnut bir iç geçirdi ve arkası na bakmadan öteki dünyaya gitti. Ailesinin bütün bireyleri çev resine toplanmıştı: uykusuz geçen onca geceden iğne ipliğe dön müş olan Blanca ile Jaime, Sanskrit duaları mırıldanıp duran Ni colas, ağzıyla yumruklarını sımsıkı sıkmış duran, sonsuz bir öf ke, sonsuz bir yitim duygusuyla dolup taşan Esteban ve içlerinde serinkanlılığını tek koruyanları, küçük Alba. Onların yanısıra hizmetçiler, Mora kızkardeşler, şu son aylarda evde nasılsa tutu nabilmiş olan birkaç sefil derecede yoksul sanatçı ve aşçının çağ rısı üzerine gelmiş olan bir de papaz vardı. Ama papaz hiçbir şey yapamadı, çünkü Trueba onun ölmek üzere olan kadını günah çıkartmalar ve kutsal su serpmelerle rahatsız etmesini yasakla mıştı. Jaime annesinin üzerine eğilerek en hafifinden de olsa bir kalp çarpışı aradı ama yoktu. Hıçkırarak, "Annemiz gitti," dedi." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar