Anıları, doksanıncı yılınin son saniyesine değin capcanlı ve eksiksiz kalan dedemin yardımıyla yazmaya başladım. Dedem kendi eliyle birçok sayfalar yazdı, sonra, söylemek İstediği her şeyi yazdığına inanç getirince Clara'nın yatağına uzandı. Onunla birlikte beklemek için ben de yanına oturdum. Ölüm çok beklet meden geldi ve onu dingin uykusunun arasında, habersiz yakala dı. Kimbilir, belki de elinden tutup alnından öpenin karısı oldu ğunu görüyordu düşünde, çünkü son günlerinde Clara onu bir an bile yalnız bırakmamış, evin içinde adım adım izleyerek kü tüphanesinde kitap okurken omzunun üstünden bakmış, yattığı zaman o da yanına uzanarak, o güzel, kıvırcık başını onun om zuna yaslamıştı. Önceleri gizemli bir ışımadan ibaretken, dedem ömür boyu eziyetini çektiği öfkesinden yavaş yavaş arındıkça Clara da en güzel haliyle gözükmeye başlamıştı: bütün dişleriyle gülüyor ve evin içinde dolanırken öteki ruhları da canlandırıyor du. Yazı yazmamızda bize yardım etti ve onun sayesinde Este ban Trueba'ya mutlu ölmek nasip oldu, onun adını mırıldana rak: Clara, gaibi gören, durular durusu. Köpek kulübesinde bulunduğum sırada kafamdan şunu yaz mıştım: bir gün Albay Garda yenilmiş olarak karşıma çıkacaktı ve ben ondan alınması gereken tüm öçleri alacaktım. Ama şimdi kendi kinimi kuşkuyla karşılamaya başlıyorum. Evime döndü ğümden beri, şu birkaç kısa hafta içinde kinim yoğunluğunu, keskinliğini yitirdi sanki. Başımıza gelenlerin hiçbirinin rastlantı sal olmadığını, benim doğumumdan çok önce belirlenen bir yaz gıya uyduğunu, Esteban Garcfa'nın da bu dizaynın bir parçası ol duğunu sezinlemeye başladım. Kaba saba, yamuk bir çizgi gerçi, ne var ki bu dizaynda hiçbir fırça vuruşu boşuna değil. Benim de dem onun ninesi Pancha Garcfa'yı ırmak boyundaki sazlar ara sında yere yıktığı gün olaylar zincirine yeni bir halka eklenmiş oldu ki bu zincirin kendi kendini tamamlaması kaçınılmazdı. Sonradan, ırzına geçilen kadının torunu ırz düşmanının torunu na karşı aynı tutumu sergiliyor. Belki bundan kırk yıl sonra be nim torunum da Garcfa'nın torununu sazların arasına devirecek ve bu böylece sürüp gidecek yüzyıllar boyunca, hiç bitmeyen, bir üzgü, kan ve sevgi öyküsü Tabuklukta yattığım sırada kosko caman bir resimli bilmecenin parçalarını biraraya getiriyormu şum gibi gelirdi. Her parçanın belirli bir yeri vardı. Biraraya getirmezden" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar