gelmişti; tek İstediği biraz normallikti, oysa ne yazık, tuhaf huylunun biriyle evlenmiş ve üç tane bir işe yaramaz terelelli ço cuk peydahlamıştı ki bunlar onun hayatını mahvetmekteydiler. Jaime babasıyla tartışmıyordu. Evin içinde bir gölge gibiydi za ten. Annesini görünce dalgın dalgın yanağından öper, sonra mut fağa gidip ayaküstü herkesin artıklarını yer, sonra gene odasına kapanarak kitap okur, ders çalışırdı. Yatak odası kitaplardan ya pılma bir tüneldi, duvarlar yerden tavana kitap kaplıydı. Kapısı nı hep kilitli tuttuğu için kimsenin tozunu almadığı bu ciltler örümceklerle farelere ideal bir yuva oluşturuyordu. Odanın orta sında Jaime'nin yatağı dururdu, bir asker karyolası. Buna tavan dan, yastık hizasında sallanan çıplak bir ampul ışık serperdi. Cla ra'nın nasılsa önceden bilemediği bir deprem sırasında bir trenin raydan çıkmasına benzer bir gümbürtü duyuldu. Kapıyı açabil dikleri zaman yatağın bir kitap çığı altında gömülmüş olduğunu gördüler. Kitap rafları duvarlardan sökülmüş ve Jaime altta kal mıştı. Tek sıyrıksız dışarı çektiler onu. Clara kitapları çekerken büyük depremi anımsadı ve bu dakikayı önceden de yaşamışmış gibi bir duyguya kapıldı. Bu olay evdekilere Jaime'nin inini te mizlemek ve börtü böcekle örümcek ağlarını süpürmek fırsatı verdi. Jaime'nin evdeki gerçek yaşantıya ilgi gösterdiği zamanlar, Amanda'nın Nicolas'la el ele dolaştığını gördüğü zamanlardı. Amanda'yla çok seyrek konuşuyor, Amanda onunla konuştuğu zaman da kıpkırmızı kesiliyordu. Genç kadının o egzotik görü nümünü kuşkuyla karşılıyordu. Saçlarını öbür kadınlar gibi top lasa, gözlerindeki boyayı da silse, Amanda'nın sıska, yeşilimsi bir fareye benzeyeceği kanısındaydı. Gene de J aime ondan gözlerini alamıyordu. Genç kadının her yere beraberinde götürdüğü bile zik şıngırtısı onun ders çalışırken aklını dağıtıyordu ve Jaime İp notize olmuş bir tavuk gibi evin içinde onu adım adım izleme mek için büyük çaba harcamak zorunda kalıyordu. Yalnız yata ğında yatarken elindeki kitaba dikkatini veremediği zamanlarda Amanda'nın çıplak halini düşlemeye dalardı: uzun siyah saçları na bürünmüş, şangırtılı süsleriyle donanmış, bir put misali. Ja İme'nin İnsanlardan kaçan bir yaradılışı vardı. Çocukken çekin gendi, büyüyünce sıkılgan bir erkek olmuştu. Kendi kendisini sevmiyor ve belki de bu nedenle, başkalarının sevgisine layık ol227" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar