"konuşur, Blanca'nın ailesi, Jean'ın gezileriyle ilgili öyküler anlatırlardı. Blanca Jean'a Şair'in bir kitabını armağan etti, Jean kitabı okuyunca öyle bir heyecana kapıldı ki uzun uzun bölüm leri ezberlemeye ve kusursuz biçimde okumaya ba§ladı. Bunların dünyanın en güzel şiirleri olduğunu, sanat dili olan Fransızca'da bile bunlarla kıyaslanacak şiir bulunmadığını ileri sürüyordu. Duygularının hiç lafını açmıyorlardı. Jean kıza karşı ilgiliydi ama yalvarıp üstüne vararak değil, tersine bir ağabey gibi ve her zaman neşeliydi. Blanca'nın elini öperse iyi geceler dilemek için di. Yüzüne de öyle bir "okul çocuğu" ifadesi verirdi ki yaptığı işin bütün romantikliğini siler süpürürdü. Blanca'nın giydiği bir elbiseyi, yaptığı bir yemeği, kre§'lerinden birini övdüğü zaman sesindeki belli belirsiz ironi sözlerinin birçok anlamlara çekilebil mesini sağlardı. Blanca'ya çiçek toplar, attan inerken yardımcı olursa bile hiç üstünde durmayan bir rahatlıkla yaptığı için bu şövalyelikler basit bir arkada§lık edimine dönüşürdü .. Gene de Blanca işi sağlama bağlamak amacıyla, ne zaman eline fırsat geç se, onunla hiçbir zaman, ölüm kalım sorunu bile olsa evlenmeye ceğini dokundururdu. J ean de Satigny tek söz söylemeden o ba§ tan çıkartıcı, pırıltılı gülüşle gülümser ve Blanca onun Pedro Ter cero'dan çok daha yakışıklı olduğunu ayrımlamaktan kendini alamazdı. Jean'ın onu gözaltında bulundurduğunu bilmiyordu. Kont onun erkek kılığında pencereden atladığını birçok kereler gör müştü. Onu bir süre izler, ne var ki karanlıkta köpeklerin saldı rısına uğramaktan korktuğu için geri dönerdi. Gene de kızın yö nünden, her zaman ırmak boyuna gittiğini çıkartabilirdi. Bu arada Esteban Trueba şinşilalar konusunda hala bir kara ra varabilmiş değildi. Bir tür deney olarak bir kafes kurup içine birkaç çift şinşila koyarak tasarlanan girişimi küçük ölçüde ger çekleştirmeye razı oldu. Çevredekiler Jean da Satigny'yi ilk ve son olarak kollarını sıvamış çalışırken gördüler. Buna karşın şin şilalar bir fare hastalığına yakalandılar; iki hafta içinde hepsi öl dü. Derileri tabak bile edemediler çünkü hayvancıkların tüyleri kararmış ve haşlanmış tavuk tüyü gibi tutam tutam dökülmüştü. Kaskatı kesilmiş ayacıkları ve boş gözleriyle bu dazlak kadavrala ra Jean dehşet içinde bakakaldı. Trueba'nın aklını bu işe yatır202" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar