Alba Kaçmak isteyen insanlara nasıl yardım ediyordu. Alba ile Amanda ara ara buluşuyor



çizdi, arabayı öbür arabalard�n ayrımlayıp kendi işini kolaylaş­ tırmak için. Bütün elçilerin adreslerini, önlerinde bekleyen mu­ hafızların nöbet vardiyalarını, duvarlarının yükseklikleriyle ka­ pılarının genişliklerini ezberinde tutması gerekiyordu. Birinin sı­ ğınacak yer aradığının haberi ansızdan kulağına gelebilirdi, çok zaman sokakta yanına yaklaşan bir yabancı yoluyla. Alba bu ki­ şileri Miguel'in yolladığını sanıyordu. Kararlaştırılan yere güpe­ gündüz gidiyor ve birinin, arabasının üstündeki sarı çiçekleri ta­ nıyarak el ettiğini görünce, içeri atlayabilmesi için bir an duraklı­ yordu. Yolda hiç konuşmuyorlardı; çünkü Alba onun adını bil­ memeyi yeğ tutuyordu. Sırasında bütün bir günü onunla geçir­ mesi gerekiyor, hatta bazen onu bir iki gece gizlemek zorunda bile kalabiliyordu. Ancak ondan sonra uygun bir an düşürerek nispeten dost sayılabilecek elçiliklerden birine sokabiliyordu onu, muhafızlara yakalanmadan duvarı tırmandırarak. Yabancı demokrasilerin işkilli elçileriyle karmaşık anlaşmalar yapmaktan­ sa bu yöntemin daha güvenilir olduğu ortaya çıkmıştı. Alba yar­ dım eli uzattığı kişiden bir daha hiç haber alamıyordu, ama onla­ rın derin şükranına sonsuza dek sahip olduğunu biliyor ve hiç değilse bu kez birinin canı kurtulduğu için rahat bir soluk alıyor­ du. Arada aynı şeyi çocuklarından ayrılmak istemeyen kadınlar için de yapması gerekiyordu. Alba onlara çocuklarını sonradan, ön kapıdan getireceğine istediğince yemin etsin -en ürkek elçinin bile çocukları geri çevirmeyeceğini biliyordu çünküanneler ço­ cuklarını arkada bırakmayı reddedince çocukların da duvarın üs­ tünden atlaması ya da demir parmaklıkların arasından sokulması gerekiyordu. Çok geçmeden bütün elçilikler dikenli tel ve maki­ neli tüfeklerle çevrildi, bu tür baskınlar olanaksızlaştı, ama Al­ ba'yı uğraştıracak daha başka gereksinimler vardı. Onunla papazlar arasında ilk bağlantıyı kuran Amanda ol­ du. İki kadın çok zaman biraraya gelerek ikisinin de çoktandır göremedikleri Miguel'i konuşuyor ve gözü yaşsız bir özlemle Ja­ ime'yi anıyorlardı. Jaime'nin ölmüş olduğunu gösteren hiçbir resmi kanıt yoktu ve içlerindeki onu görmek arzusu askerin an­ lattığı öyküden daha baskın çıkıyordu. Amanda gene sigaraya başlamıştı; elleri titriyor, gözleri dalıp gidiyordu. Zaman zaman gözbebekleri irileşiyor, hareketlerine bir ağırlık geliyordu, ama 386" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli

Yorum Gönder

0 Yorumlar