Albaya yardım eden ülkemizin güçlü ve iyilik sever kadini



Söylediğine göre kamyoneti duymuşlar, bu ücra yerde, ya­ saatinde bir taşıt sesi duymanın ne anlama geldiğini biliyor­ larmış. Taşıtın gittiğinden emin oluncaya kadar beklemişler, son­ ra kadın geride bırakılanın ne olduğuna bakmak için oğlunu yol­ lamış. Ceset bulacaklarını sanıyorlarmış. "Kimi zaman vurdukları kimselerin cesetlerini bırakırlar bi­ ze," diyordu kadın. "Sindirmek için." Bütün gece oturup konuştuk. Ülkemizin yetiştirdiği çilekeş, dayanıklı, pratik kadınlardan biriydi: hani hayatından geçen her erkekten bir çocuk edinir, üstüne üstelik başkalarının terk ettiği çocukları, kendi yoksul akrabalarını da evine alır, ihtiyacı olana ana, kardeş, teyze olur; birçok yaşamların ortadireği olan, büyüt­ tüğü çocukların kendini bırakıp gitmelerine izin veren bir kadın; erkeklerinin de gitmesine izin verir, tek sitem etmeden, çünkü tasalanacak daha önemli konuları vardır. Aş ocaklarında, Jaime Dayının kliniğinde, yitiklerinden haber sormak için gittikleri ki­ liselerde, ölülerini bulmaya geldikleri morgda gördüğüm sayısız kadınlara benziyordu. Beni kurtarmak için kendini müthiş bir tehlikeye attığını söylediğim zaman gülümsedi. İşte o zaman Al­ bay Garcfa'nın ve onun gibilerin günlerinin sayılı olduğunu anla­ dım, çünkü bu kadınların ruh ateşini söndürememişlerdi. Ertesi sabah kadın beni atlı yük arabası olan yakın bir aile dostuna götürdü. Beni evime götürmesini rica etti; ben de buraya böyle geldim. Yol boyunca kenti oluşturan korkunç çelişkileri görebiliyordum: kulübeler ve kulübeleri gözden gizlemek için acele yapılmış derme çatma duvarlar, sıkışık, kurşuni kent mer­ kezi ve sonra Yukarı Semt, parkları, İngiliz bahçeleriyle, camdan yapılma gökdelenleri, bisikletle gezinen şanslı, bakımlı çocukla­ rıyla. Buranın köpekleri . bile mutlu gözüktü gözüme. Her şey düzenli, her şey temiz, her şey dingin, belleksiz bir vicdanın so­ mut huzuru. Bu semt sanki başka bir ülke. Dedem beni üzgüyle dinliyordu. İyi diyebildiği bir dünya ayaklarının dibinde parçalanıp yıkılmıştı. Bir an bir sessizlikten sonra, "Ey, mademki burada kalıp Miguel'i bekliyoruz şu eve biraz çekidüzen vereceğiz," dedi. Gerçekten de öyle yaptık. İlkin adamların geri gelip beni ge­ ne Garcfa'ya götürmeleri olasılığından korktuğumuz için günle436" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar