Blance,Babası Estebana Pedronun evde sakladığını söyler ve onu ülke dışına çıkarması için yalvarır. Esteban ona yardım eder



geçti. Özgürlüğü aşktan önemli olduğu için onun kendi kendini yiyip bitirdiğini, ona düşüncesini değiştirtecek tılsımlı bir hap ol­ madığını anladı. "Baba, yardım et bana," diye Senatör Trueba'ya yalvardı. "Onu ülkeden dışarı çıkarmam gerek." İhtiyar babanın şaşkınlıktan eli ayağı tutuldu sanki; Esteban ne denli yıpranmış olduğunu algıladı, o eski gazabıyla kinini dep­ reştirmeye çalıştıysa da bulamadı. Yarım yüzyıldır kızının aşkını paylaşmış olan köylüyü düşündü, düşündü de onu nefretle kü­ çümsemek için tek bir nedence bulamadı, ne pançosu, ne Sosya­ list sakalı, ne inadı ne de o yere batasıca tilki avcısı tavukları. "Tüh anasını!" diyebildi yalnızca. "Ona sığınacak yer bul­ mak zorundayız; burada bulurlarsa hepimiz boku yedik demek­ tir." Blanca onun boynuna sarıldı, çocuklar gibi ağlayarak yüzü, nü öpücüklere boğdu. En eski çocukluğundan beri bu, içinden gelerek babasına ilk sarılmasıydı. Alba, "Ben onu bir elçiliğe sokabilirim," dedi. "Ama uygun zamanını beklemek zorundayız, sonra onun da duvardan atlama­ sı gerekecek." Senatör Trueba, "Buna gerek yok, canım," dedi. "Bu ülkede benim söz sahibi birkaç dostum var, elbet." Kırk sekiz saat sonra Pedro Tercero Garcfa'nın oda kapısı açıldı. Bu kez eşikte Blanca yerine Senatör Trueba duruyordu. Pedro son saatinin geldiğini sandı ve tuhaftır ki mutluluk duydu. Trueba, "Seni buradan alıp götürmeye geldim," dedi. "Neden?" diye Pedro Tercero sordu. Beriki, "Blanca rica etti de ondan," diye yanıtladı. Pedro Tercero, "Cehennem ol," dedi. "Güzel oraya gidiyoruz zaten. Sen de benimle geliyorsun." İkisi aynı anda gülümsediler. Avluda bir Kuzeyli büyükelçinin gümüşi limuzini beklemekteydi. Pedro bir paket gibi katla­ narak bagaja yerleştirildi, üzeri meyve, sebze dolu küfelerle ör­ tüldü. Arabanın içinde Blanca, Alba, Senatör Trueba ve dostları olan büyükelçi oturuyorlardı. Şoföı-:, onları Papanın Elçisi Nun­ cio'nun evine sürdü; bir polis barikatından hiç durdurulmadan geçtiler. Bahçe kapısında çifte nöbetçi vardı, ama Senatör Tru­ eba'yı tanıyorlardı, arabanın diplomatik plakasını da görünce" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar