"tır oldu, manastırda öğrendiği yazısı zarifliğini yitirip bozularak kimi zaman okunamayacak kadar minicikleşen kimi zaman da üç sözcüğüyle bir sayfayı dolduracak kadar büyüyen karman çorman karalamalara dönüştü. Bunu izleyen yıllarda Clara'yla Mora kızkardeşlerin çevresi ni Gürciyef'in öğrencileri, Rosicrucian tarikatının çömezleri ve gözlerine uyku girmez bohemler sardı. Büyük evde günde üç öğün yemek yiyor ve zamanlarım üç ayaklı masanın ruhlarıyla ivedi danışmalar yapmakla, Clara'mn eşiğinde biten en son mis tik şairin şiirlerini okumak arasında bölüştürüyorlardı. Esteban bu gariplikler kuşatmasına boyun eğmiyordu, çünkü karısının ya§antısına karışmanın para etmediğini çok eskiden öğrenmişti. Gene de hiç değilse oğullarım onun efsunlarından uzakta, güven likte tutmaya kararlı olduğundan Jaime'le Nicolas Kraliçe Vik torya çağından kalma yatılı bir İngiliz okuluna yollandılar. Bura da öğrencilerin pantolonunu a§ağı çekip kıçım değnekle dövmek için herhangi bir bahane yeterli sayılıyordu. Bu da İngiliz Krallık ailesini alaya alan ve daha on iki ya§ındayken şu Marx adındaki (dünyaya ihtilal yayan) Yahudiyle ilgilenmeye ba§layan Jaime'in daha çok ba§ına geliyordu. Nicolas'sa Marcos Dayının serüvenci ruhunu .ve annesinin astrolojik cetveller çıkarıp geleceği okuma yeteneğini almıştı, ne var ki okulun katı kurallarına göre bunlar suç değil yalnızca tuhaf huyluluk sayılıyordu. Bu yüzden de Ni colas'ın rahatı kardeşininkinden daha yerindeydi. Blanca'nın durumuysa bamba§ka bir konuydu, çünkü baba sı onun eğitimine karışmamıştı. Kızının yazgısının evlenip par lak bir sosyete hayatı sürmek olduğuna inanıyordu. Ölülerle ko nuşmak da, uçarı bir düzeyde tutulduğu sürece bir artı öge sayıla bilirdi. Esteban'ın savına göre efsun, tıpkı yemek yapmak ve so fuluk gibi kadınlara vergi bir işti. Belki de bu yüzden Esteban Mora kızkardeşlere karşı az çok sempati besleyebilirken erkek is piritizmacıları hemen hemen papazlar kadar küçümserdi. Clara deseniz nereye gitse kızım eteğinin dibinden eksik etmiyordu. Onu cuma toplantılarına alıyor ve ruhlarla, gizli dernek üyele riyle, kanadının altına aldığı beş parasız sanatçılarla içli dışlı ola rak büyütüyordu. Dilsizlik günlerinde kendisi nasıl her yere an nesiyle gitmişse şimdi de armağan ve avuntu yüklü olarak yok sulları yoklamaya giderken Blanca'yı da yanına alıyordu." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar