Esteban ve Clara evlendi. Balayına gittiler,Geri Döndüler



"Dofıa Ester için tutulan yas sona erip de köşedeki büyük ev biter bitmez Esteban Trueba'yla Clara del Valle gösterişsiz bir törenle evlendiler. Esteban karısına bir takım elmas takı verdi. Clara çok beğendi bunları. Bir ayakkabı kutusuna koyup kaldır­ dı ve nereye koyduğunu çarçabuk unuttu. Balaylarını ltalya'da geçireceklerdi. Düğünden iki gün sonra gemiye bindiler. Gerçi geminin devinimi Clara'ya engelleyemediği bir bulantı veriyor, kamaranın darlığı, havasızlığı da astımını azdırıyordu ama Este­ ban bir delikanlı gibi sevdaya tutulmuştu. O dar kamarada Cla­ ra'nın alnına soğuk kompresler bastırır, kusmasına yardım eder­ ken derin bir mutluluk ve kızcağızın şu perişan durumunda bi­ raz haksızlık sayılabilecek ateşli bir arzu duyuyordu. Denizdeki dördüncü günlerinde Clara daha iyi uyandı; denize bakmak için güverteye çıktılar. Clara'nın rüzgardan kızarmış burnuyla ha, de­ yince gülüşünü gören Esteban içinden yemin etti ki karısı ergeç onu, onun sevilmek İstediği gibi sevecekti, bu uğurda kendisi en aşırı yöntemlere başvurmak zorunda kalsa bile. Clara'nın kendi­ sine ait olmadığını, hep böyle hayaletler, kendiliğinden yürüyen üç ayaklı iskemleler ve geleceği heceleyen kartlar karşısında yaşa­ mayı sürdürdükçe hiçbir zaman da olmayacağını kavrayabiliyor­ du. Clara'nın hınzır ve heyecansız şehveti de onun için yeterli değildi. Esteban onun vücudundan daha fazlasını istiyordu; onun içinde yatan ve zevkten ölür gibi olduğu dakikalarda bile ele avu­ ca sığmayan o anlatımsız, ışıklı şeyi istiyordu. Elleri pek ağır ge­ lir olmuştu kendine, ayakları pek büyük, sakalı pek sert ... Irza geçip orospularla yatmak huyları içinde aşırı yer etmişti, gene de, kendi benliğinin, bir eldiven gibi tersini yüzüne çevirmek pahası­ na da olsa, Clara'yı kendine bağlamak için elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdı. Üç ay sonra balaylarından döndüler. Ferula yeni evde onları beklemekteydi. Ev boya, taze çimento kokuyordu; çiçeklerle, meyve yığılı tabaklarla doluydu, tıpkı Esteban'ın ısmarlamış ol­ duğu gibi. Ferula hiç kıskançlık duymadığına şaştı ve Esteban'ın gençleşmiş göründüğünü gözlemledi. "Evlenmek sana dünyalar kadar yaramış," dedi. Clara'ya evi gezdirdi. Clara gözlerini çevrede dolaştırarak her şeyi 'pek güzel' buluyordu, nasıl ki açık denizlerdeki gün ba­ tımını, Piazza San Marco'yu ve elmas takılarını da, uysal çocukların" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,


Yorum Gönder

0 Yorumlar