Pedro bir köle gibi çalışmak istemiyor hak sahibi olmak istiyor.Ciftlik evi onarılıyor.Esteban huysuz bir olup çıktı çünkü yerinden kimildayamiyor ,Clara artık bir şeyleri evirip çevirmeye basliyor



"Öyle bir değişir ki, baba! Şu sırada bunu başaranlar var, ama biz burada haberleri bile almıyoruz. Dünyada önemli şeyler oluyor," diyerek Pedro Tercero kasabadaki Komünist öğretme­ nin ya da Peder Jose Dulce Maria'nın sözlerini yineliyordu. Böyle zamanlarda Pedro Segundo karşılık vermez, işini hiç aksatmadan çalışmayı sürdürürdü. Oğlu efen dinin yaralanmasın­ dan yararlanarak sansürü kırıp da sendikacıların yasak yazılarını, öğretmenin siyasal gazetelerini, İspanyol papazının İncil'den esinlenen o garip yorumlarını Tres Marfas'a soktuğu zaman Ped­ ro Segundo öbür yana baktı. Esteban Trueba'nın buyruğu üzerine kahya çiftlik evini tıp­ kı eski biçimiyle yeniden kurmaya girişti. İhtiyarlar kerpiç du­ varların yerine çağdaş tuğla kullanmayı, o dar pencereleri geniş­ letmeyi düşünmediler bile. Yalnızca banyolara sıcak akar su ge­ tirdiler ve eski odun fırını yerine bir gaz fırını yerleştirdiler. Ne var ki hiçbir aşçı bunu kullanmaya alışamadı ve fırın sonunda çı­ karılıp avluya atılarak tavukların oyun yeri oldu. Evin yapımı sürerken çinko damlı kalas bir çardak kurdular, Esteban'la yata­ ğını buraya yerleştirdiler. Esteban burada pencereden bakarak ça­ lışmaların ilerlemesini izleyebiliyor, adamlara bağırarak buyruk­ lar veriyordu. Hareketsizliğinin uzayıp gitmesi yüzünden öfkesi burnundaydı. Bu aylar sırasında Clara temelden değişti. Birşeyler kurtara­ bilme çabasında Pedro Segundo Garcfa'yla yan yana çalışması ge­ rekiyordu. Clara ömründe ilk olarak elle tutulur gözle görülür şeyleri çekip çevirmek zorundaydı, hem de hiç yardımsız, çünkü artık ne kocasına, ne Ferula'ya ne de Dadı'ya sırtını dayayabilir­ di. Hep el üstünde tutulup esirgenmiş olarak sorumsuz yaşadığı uzun bir çocukluk çağından uyandı. Esteban Trueba, karısının kendi el\yle hazırladığı yemekler dışında her yediğinin midesine dokunduğu kanısına varmıştı. Bu yüzden Clara günün büyük bölümünü mutfakta ayakta geçiriyor, ekmeklik hamur yoğuru­ yor, hasta çorbası yapmak için tavuk yoluyordu. Kocasının has­ tabakıcısı da olmak zorundaydı. Onu süngerle yıkıyor, sargıları­ nı değiştiriyor, sürgüsünü döküyordu. Esteban gün günden daha huysuz, daha buyurgan olup çıkıyor, karısına buyruklar yağdırı­ yordu: yastığımı şöyle koysana, yok, daha yukarı, şarap getir ba­ na, yok, beyaz şarap dedim, pencereyi aç, pencereyi kapa, çok" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,


Yorum Gönder

0 Yorumlar