Boş bir masa bulup oturdular. Mustafa o akşam yemekte ilk kez tatınıştı rakıyı. Yemeğİn üs tünden iki saat geçmişti. Masalanna gelen garsona birer konyak getirmesini söyledi Zülfikar. Çoğu masalar üniformalı Osmanlı
subaylarıyla doluydu. - Bütün namlı lttihatçı subaylar akşamlan buraya gelir, dedi Zülfikar. Bakışlarını masalarda dolaştırdı: . - Ama en namlıları bu akşam burada yok. Belki daha önce uğramış, gitmişlerdir ... - Kim onlar? - Görürsün. Burada olmayanlar Yonyo'dadırlar. Oraya bakarız buradan çıkınca, orada da yoklarsa Olimpos Palas'ta buluruz. Kon yaklanmızı içelim, kalkalım ... Yanm saat sonra Yonyo'daydılar. Daha lokantaya girerken: - Buradalar, de<li Zülfikar. Karşıda caddeye bakan pencereler önündeki masahirdan birinde oturan üç genç subayı gösterdi. Üçü de yakışıklı, duruş oturuşlarındaki soylulukla ilk bakışta seçilen gençlerdi. İçlerinden mavi gözlü olanı hemen üstüne çekiyordu sa lona girenierin bakışlarını. Oturduğu yeri aydınlatan ışınlar saçar gibiydi. kar: Üç subaydan pek uzak olmayan bir masaya oturdular. Zülfi- Kolağası Mustafa Kemal Bey, dedi., - O sanşını mı? · . - O! İkinci Ordu'nun Kurmay BaŞkani. Hareket Ordusu'yla İstanbul'a giren o! Övgüsü herkesin dilinde. Duymadın mı adını? - Duydum gibi ... - Bundan sonra daha çok duyarsın ... - Öbürleri kim? - Biri Ali Fuat Bey. Manastır dağlarında büyÜk kahramanlıklar gösterdi kornitacılara karşı. Ayaklanmaları bastırdi öbürü Pirlepeli Ali Fethi Bey. Abdülhamit'dstimbulldaiı Selanik'e' getirdi
Türkçe,Necati Cumalı, Viran Dağlar, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli, Makedonya,
0 Yorumlar