Asker baskını herkes tutuklanır,Jaime yakalanır ve yaka paca alınıp götürülür



"Bombardıman kısa sürmekle birlikte sarayı yıkıp geçti. Öğleden sonra saat ikiyi vurduğunda, koloni çağından bu yana kullanıla­ gelmiş olan salonlar kül olmuş ve Başkanın çevresinde bir avuç insan kalmıştı. Askerler binaya girdiler, birinci kattan geriye ne kaldıysa hepsine el koydular. Şamatanın arasından üst kattakilere teslim olmalarını ve tek sıra olup ellerini başlarının üstüne koyarak aşa­ ğı İnmelerini buyuran bir subayın isterik sesi duyuluyordu. Baş­ kan çevresindekilerin birer birer elini sıktı. "Ben en son gidece­ ğim," dedi. Onu bir daha canlı olarak görmediler. J aime ötekilerle birlikte alt kata indi. Yayvan taş merdive­ nin her basamağına askerler dikilmişti. Bunlar akıllarını kaçırmış gibiydiler. Yeni icat edilmiş birkaç saat içinde benliklerine dal budak sarmış bir kinin pençesindeymişler gibi, merdivenden İnenleri tekmeliyor, tüfeklerinin dipçikleriyle dövüyorlardı. Bir­ kaçı teslim olanların başları üzerinden havaya ateş açtı. Jaime mi­ desine yediği bir tekmeyle iki büklüm oldu. Doğrulabildiğinde gözleri yaş, pantolonu dışkı doluydu. Askerler onları döve döve sokağa çıkarttılar, burada yüzüstü yere yatmalarını buyurdular. Sonra onları çiğnediler ve İspanyol dilinde hiç sövgü sözcüğü kalmayana dek sövüp saydılar. Derken biri tanklardan birine el etti. Tutsaklar tankın amansız bir canavar gibi yeri sarsarak yak­ laştığını duydular. Bir albay, "Açılın, tankı bu pezevenklerin üstünden geçire­ ceğiz!" diye bağırdı. Jaime yerden başını kaldırınca bu adamı gözü ısırır gibi ol­ du. Çocukluğunda Tres Marias'da birlikte oynadığı bir oğlan ço­ cuğunu andırıyordu. Tank, burnundan soluyarak geldi, askerle­ rin kaba kahkahaları ve yangın arabalarının ulumaları arasında, başlarının on santim ötesinden geçti. Uzakta savaş uçaklarının se­ sini duyabiliyorlardı. Çok uzun bir süre sonra askerler tutsakla­ rını suçlarına göre gruplara ayırdılar. Jaime bir kışlaya dönüştü­ rülmüş olan Savunma Bakanlığına götürüldü. Askerler onu bir siper hendeğindeymişçesine çömelerek yürümeye zorladılar ve çıplak adamlarla dolu koskocaman bir odaya götürdüler. Bu adamlar onar kişilik diziler halinde, elleri arkadan bağlı olarak birbirlerine bağlanmışlardı. Öyle kıyasıya dövülmüşlerdi ki ayakta zor durabiliyorlardı. Mermer zemine kan derecikleri akmaktaydı." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,


Yorum Gönder

0 Yorumlar