Esteban Muhafazakar Parti için verdiği savaş nedeniyle karikatüristler onu sürekli alaya alıyor ve komik çizimler yapıyor ama Muhafazakâr parti için sürekli çok fazla oy toplayıp iktidar yapanda Esteban idi



ra bak: ormanda yolunu şaşırmış Kırmızı Şapkalı Kızdan beter durumdalar. Bir süre önce bir manifesto yayımladılar ya: köylü­ leri, denizcileri, Kızılderilileri ilk ulusal sovyette birleşmeye ça­ ğırdılar. Ne yönden bakarsan bak maskaralık bu. Köylüler nere­ den bilecek sovyetin ne olduğunu, yahu? Denizciler desen çoğu ömürleri denizde geçer, denizde olmadıkları zaman da siyasetten çok genelevlerle ilgilenirler. Ya Kızılderililer! Topu topu iki yüz tane Kızılderilimiz var! Geçen yüzyıldaki kıyımlardan arta kala­ bilenlerin bundan daha çok olduğuna İnanmam, gene de kendi bölgelerinde sovyet kurmak istiyorlarsa kendi bilecekleri iş!" Al­ bay Hurtado gülüyordu. Trueba, "Evet ama sorun yalnızca Komünistler değil ki!" di­ ye karşılık veriyordu. "Sosyalistler var, radikaller, daha bir sürü fraksiyonlar var. Hepsi de birbirine eş, üç aşağı beş yukarı." Senatör Trueba'nın gözünde kendisininkinin dışındaki tüm partiler Marksist olmaya adaydı. O, ideolojileri birbirinden ayı­ ramıyordu. Her fırsat bulduğunda görüşünü kamu önünde açık­ lamaktan da çekinmediği için, kendi gibi 'inanmışlar'dan başka herkesin gözünde çok geçmeden renkli ve reaksiyoner oligarşi ti­ pinin bir karikatürü olup çıktı. Adlarını beş paralık edecek şey­ ler söylemesin diye Muhafazakar Parti ona baskı yapmak gereği­ ni duyuyordu. Trueba ateşli bir savaşçıydı; forumlarda, basın toplantılarında, üniversitelerde mücadele etmeye hazırdı. Başka kimsenin ayağa kalkacak yüreği gösteremediği yerde onu bulabi­ lirdiniz, siyah kostümü, aslan yelesini andırır saçları ve gümüş bastonuyla dimdik. Karikatürcülerin boy hedefiydi. Onların sü­ rekli alayları sayesinde popüler bir tip olup çıkmıştı ve her se­ çimde muhafazakarlara oy çoğunluğuyla zafer kazandırıyordu. Yobaz, şiddet yanlısı ve çağdışıydı, gene de aile, gelenek, özel mülkiyet, yasa ve düzen gibi değerleri herkesten daha iyi temsil ediyordu. Sokakta herkes tanıyordu onu. Onun üstüne uyduru­ lan nüktelerle fıkralar dilden dile yayılıyordu. Deniliyordu ki oğ­ lunun Kongre kapısı önünde anadan doğma soyunup da senatö­ rün kalp krizi geçirdiği gün Cumhurbaşkanı onu yanına çağırta­ rak İsveç Büyükelçiliğini sunmuş, sağlığını yeniden kazanmasına olanak sağlayacak, yaşına yaraşır bir iş diye. Gene denilenlere gö­ re Senatör Trueba karşılık olarak yumruğunu başkanlık masası­ na indirdiği gibi bayrağı ve Kurucu Ata'nın büstünü devirmiş." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,


Yorum Gönder

0 Yorumlar