Bundan sonraki yıllarda Senatör Trueba ailenin yüzkarasını ancak Blanca'nın arada yazıp aldığı mektuplar yoluyla izledi. Bu yoldan öğrendiğine göre Kuzey Amerika'da Nicolas kendini hiç likle birleştirmek için bir akademi kurmuştu ve öyle başarı sağla mıştı ki ne balonu ne de sandviçleriyle elde edemediği serveti ka zanmıştı. Tanrının izini sürmesiyle iş dünyasında açılan şansı, onun böyle bir niyeti olmadığı halde birleşmiş ve bir süre sonra Nicolas kendi gül renkli porselen yüzme havuzunda çömezleriy le birlikte yorgunluk atacak duruma gelmişti. Aynı zamanda çev resi tarafından son derece sayılıyordu. Senatör Trueba bu duy duklarının tek sözüne bile inanmıyordu, doğal olarak. * * * Senatör Trueba Alba'nın kurt döktüğü falan sanılmasın diye saçlarının biraz büyümesini bekledi. Sonra onu kendi eliyle götü rüp bir İngiliz Kız Okuluna yazdırdı. Çünkü kendi oğulları ko nusunda aldığı olumsuz sonuca karşın hala en iyi eğitim yönte minin bu olduğuna inanıyordu. Blanca onun kararını onayladı, çünkü yıldız cetvelindeki uğurlu gezegenlerin bir araya gelmesi nin Alba'nın hayatta ilerlemek için gereksediği her şeyi sağlama ya yeterli olmadığını biliyordu. Okulda Alba kaynamış sebzeyle yanık pirinç yemesini, buz kesmiş avlunun soğuğuna göğüs ger mesini, ilahiler okumasını ve spor alanının dışındaki bütün dün yasal kibirlerden vazgeçmesini öğrendi. İncil okumayı öğrettiler ona, tenis oynamayı, yazı makinesi kullanmayı. Yabancı bir dil konuşarak geçirdiği onca yıldan elinde kalan tek yararlı şey de bu oldu zaten. O zamana değin günah diye, genç hanımlar için etiket kuralları diye bir şey duymayan, insansalla Tanrısal, ola sıyla olanaksız arasındaki sınırı hiç bilmeyen, dayılarından birini sofalarda anadan doğma karate yaparken, öbürünü de bir kitap dağı altında görmesi yetmezmiş gibi dedesinin bastonuyla tele fonları ve çiçek vazolarını tuzla buz etmesine, annesinin o mas kara bavuluyla evden sıvışmasına, ninesinin üç ayaklı masayı oy natarak piyanonun kapağını açmadan Chopin çalmasına tanık olan Alba için okulun hiç değişmeyen düzeni resmen çekilmez bir şeydi. Küçük kız dersleri sıkıcı buluyordu. Ders aralarında da 305/20" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar