sevgili anavatandan uzaklarda olmasına hiç bir nedence yoktu; aşağıya yerleştirilirse göze daha hoş görünürdü. Yetkililer elleri değmişken uçsuz bucaksız kıyı suları da çizdiler, Prusya mavisiy le, ta Afrika'ya, Asya'ya kadar uzattılar mavilikleri, coğrafya ki taplarındaki uzak ülkeleri içeri aldılar, sınırları kaygısızca atlayıp geçtiler. Öyle ki en sonunda komşu ülkeler, sabırları taşarak, Birleşmiş Milletler'den yardım dilediler; tank ve uçak yollamak tehditleri savruldu. İlkin yalnızca basın yayını kapsayan sansür çok geçmeden kitapları, şarkı sözlerini, film senaryolarını içine almaya başladı. Askeri emirle yasaklanan sözcükler bile vardı, companero sözcüğü gibi. Resmen yasaklanmamış olmakla birlik te ağıza alınamayan sözcükler de vardı, "özgürlük" gibi, "adalet" ve "sendika" gibi. Bunca Faşistin bir gecede nereden bittiğine Al ba şaşıp kalıyordu, çünkü ülkenin uzun demokratik tarihinde Faşistler daha önce pek göze çarpmamışlar ve ülke yaşamında hiçbir zaman önemli bir rol kapmamışlardı. En dikkati çekenler İkinci Dünya Savaşı sırasın9a coşarak siyah gömlekleriyle, kollar kalkık, sokaklarda -ahalinin gülüşmeleri ve ıslıkları arasında resmigeçit yapmış olanlardı. Alba silahlı kuvvetlerin tavrını da anlayamıyordu, çünkü bunların çoğunluğu orta ve emekçi sınıf lardan gelmeydiler ve geleneksel olarak aşırı sağdan çok sola ya kın olarak bilinirlerdi. Alba iç savaş durumuna da akıl erdiremi yordu, çünkü savaş denen şeyin askerlerin sanat yapıtı, tüm eği timlerinin ürünü, mesleklerinin altın nişanı olduğunu kavraya mıyordu. Askerler barış dönemlerinde parlasınlar diye yetiştiril mez! Darbe onlara kışlalarında öğrendiklerini uygulamak fırsatı vermişti: körü körüne İtaat, silah kullanımı ve askerlerin, (bir kez vicdanlarının sesini bastırdıktan sonra) uzmanlaştıkları daha başka beceriler. Alba okulu bıraktı; kafanın kapılarını açan birçok okullar gibi felsefe fakültesi de kapatılmıştı zaten. Alba müzikle de uğraş mıyordu artık, çünkü bu koşullar içinde çellosu gözüne önemsiz ve uçarı görünüyordu. Birçok öğretim üyeleri, Siyasi Polisin elindeki bir karaliste uyarınca işten atılmış, tutuklanmış ya da or tadan yitip gitmişlerdi. Sebastian G6mez kendi öğrencileri tara fından ele verilerek daha ilk \:ı:ı - !, ında öldürülmü§tÜ. Üniversite casuslarla doluydu." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar