Üçüncüsü sag elini kaldırdı. - Haydi yallah! Osto! Kalabalık girdi araya. Kız gülerek yatıştırmak istedi kabada yılan: - Kabahat bende. Ben istedim atmasını. Mustafa kavgaya hazırdı, Zülfikar ise hiç duymamış gibi dav ranıyorrlu adamların dediklerini, bir adım geriye doğru kaydı ya vaşça: - Gidelim, dedi, yürü! Mustafa direnmek niyetindeydi: - Baksana ... Zülfikar sözünü kesti: - Yürü, burası kavganın yeri değil! Kalabalığın arasından sıyrılıp uzaklaştılar. Mustafa bozulmuştu: - Haksızdılar. - Karşılık versek haklı çıkarlardı. - İkimiz, üçünün de hakkından gelirdik. - Üç kişiyle kalmazlardı! .. - Herkes taıııktı haksızlıklarına? - Tanık dediklerin kimler? Tanık oisahır ne değişir? Görmüyor musun, adamlar dağda bayırda gezer gibi dölanıyorlar bizim polisin, candamıanın gözü önünde. Omuzlarında mavzer, göğüsle rinde çapraz fişek bağlan! Bizim liman memurlan nın, gümrükçü lerio gözleri önünde siHihlarıyla vapura binip Girit'e, bize kurşun sıkmaya gidiyorlar. Sen onlar gibi silahla dolan görürsün başına gelecekleri. Hemen karakola çekerler. Uyuyor bizimkiler. Padişah gitti, meşrutiyet geldi, uyuyanlar hala uyuyor, uyanamıyorlar!.. Lunaparktan çıktılar, Beyaz Kule'ye doğru indiler. Denizden doğru esen hafif rüzgarın itmeye, kımıldatmaya çalıştığı ağır bir mavna gibiydi kentin üstüne çöken bunaltıcı hava. Sinirleri geri yordu." (Necati Cumalı Viran Dağlar Makedonya)
Türkçe,Necati Cumalı, Viran Dağlar, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli, Makedonya,
0 Yorumlar