Jaime ülkenin bulunduğu kaos ortamında sürekli üstün bir çaba ile çalışıyordu



hastalarla yığın yığındı. Görevliler artık malzeme getirmeyi kes­ mişlerdi. Jaime'nin elinde neşterle uyuyakaldığı oluyordu. İşi öy­ lesine başından aşkındı ki çok zaman yemek yemeyi unutuyor­ du. Zayıflamış, avurdu avurduna çökmüştü. On sekiz saat kesin­ tisiz çalışıyor, sonunda yatağına uzandığında da çok zaman uyu­ yamıyordu. Kendisini bekleyen onca hastayı, anestezi, iğne, pa­ muk yokluğunu düşündükçe beyni duracak gibi oluyordu. Ken­ dini çarpsa yeterli gelmeyeceğini biliyordu, çünkü bu, insanın bir treni eliyle durdurmaya çalışmasıyla birdi. Amanda da gönüllü olarak klinikte çalışıyordu, hem Ja­ İme'ye yakın olmak hem de boş durmamak için. Hiç tanımadığı hastalara bakmakla geçirdiği bu yorucu günlerde gençken onu için için aydınlatan ışığa yeniden kavuştu ve bir süre için bir mutluluk yanılsaması yaşadı. Mavi bir hastane gömleğiyle lastik ayakkabı giyiyordu, ne var ki J aime gene de onun bir zamanlar taktığı İncik boncuğun şıngırtısını duyar gibi oluyordu. Aman­ da'nın orada, yanıbaşında olmasından hoşnuttu ve onu sevebil­ meyi çok istiyordu. B�kan hemen her akşam televizyona çıkarak muhalefetin yürüttüğü amansız savaşı lanetliyordu. Çok yorgundu ve arada sesinin kısıldığı oluyordu. Hasımları onun içkili olduğunu, gece­ lerini, kemiklerini ısıtmak için tropiklerden uçakla getirttiği kır­ ma dilberleriyle orjiler yaparak geçirdiğini söylüyorlardı. O, grevdeki kamyon sürücülerinin memleketi felce uğratmak için dışarıdan günde ellişer dolar aldıklarını ileri sürüyordu. Berikiler onun diplomatik posta yoluyla Sovyet silahları ve hindistance­ vizli dondurma aldığını söylüyorlardı. O, düşmanlarının bir hü­ kümet darbesi yapmak için generallerle komplo kurduklarını çünkü onun yönetiminde olmaktansa demokrasinin ölmesini yeğlediklerini ileri sürüyordu. Düşmanları onu paranoyak yalan­ lar uydurmak, Ulusal Müzeden çaldığı tabloları metresinin yatak odasına asmakla suçluyorlardı. O, Sağ'ın silahlanmış bulunduğu, ülkeyi emperyalizme satmaya kararlı olduğu konusunda halkı uyarıyordu. Sağ, yanıt olarak onun kilerinde beyaz etli tavuk gö­ ğüsleri yığılı dururken ahalinin tavuğun boynunu ve kanadını alabilmek için sırada beklediğini ileri sürüyordu. Luisa Mora köşedeki büyük evin kapısını çaldığı gün Sena­ tör Trueba çalışma odasında, hesaplarının başındaydı. Luisa, Mor�." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar