Makedonya her türden insanın ırkın ve dinin birlikte yaşadığı muazzam bir doğası olan harika bir diyar



Zülfikar'ın delikanlılık yılları Makedonya'nın o kargaşası, dan dunları arasında, yine o yaşiann bahar havasını andıran başı­ boşluğu içinde geçti. Çiftlik işlerine arada bir yardım edecek olsa babasının gönlü oluyor, günlerin.i at sırtında uzun gezintiler, taban­ ca atışları ile geçiriyordu. Uçana'dan gittikçe açilarak uzuyordu bu at gezintileri. Böyle böyle on sekizine gelinceye kadar, bütün dağ yolları, gölleri, geçit­ leri, köyleri, kasabalarıyla tanıdı aşağı Makedonya'yı. Yakışıklılı­ ğı, giyimdeki beğenisinin yanı sıra cömertliği, ağırbaşlılığı, davra­ nışlarındaki ölçü, başkalarına üstünlük sağlayan niteliklerinin hiç­ birinin ayrımında değilmiş gibi alçakgönüllü tutumu ile tanıştığı herkese saydırdı, sevdirdi kendini. On, on beş gün görünmediği her yerde aranır sorulur oldu. Makedonya her dilden, her dinden insanın karıştığı bir bölgeydi o dönemde. Dilleri Türkçe, Rumca, Bulgarca, Sırpça, Arnavutça, Çingenece; dinleri  Müslüman, Ort<F doks, Uryani, Musevi her ne olursa olsun, tanıştığı dostluk gördü­ ğü her insana sevecen yaradılışıyla içten gelen bir karşılık verdi. Makedonya'da konuşulan dillerin hepsini az ya da çok bilirdi. Rumcası iyi sayılırdı. Bulgarcası, Arnavutçası orta, Sırpçası zarar­ sızdı. Genç yaşta, hemen hemen her köyde, her kasahada genç ya da yaşlı, kadın ya da erkek çok sayıda değişik dostlar edindi, nere­ ye gitse yabancılık çekmez oldu, kolaylıkla akla gelebileceği gibi değişik gönül serüvenleri yaşadı Aşağı Makedonya'da. Tanıdıkça daha çok seviyorrlu doğup büyüdüğü yerleri. Yük­ seklerinde kartalların, alıcı kuşların döne dolana uçtuğu, gök rengi kayalıklarının yarıkiarı arasından ulu çarnların fışkırıp boy attığı uçurumları dolanan dağ yollarından atı üstünde geçerken, gökleri­ nin maviliği, ormanlarının yeşil örtüsüyle kanına karıştığını duyar­ dı soluduğu havanın. Aşağılarda sazlıklann, salkım söğütlerin, ak­ kavakların kuşattığı göllere baktıkça öper gibi bir tat alırdı. Bazı bazı etiyle, kemiğiyle kendini bir parçası gibi görürdü bu doğanın.

Türkçe,Necati Cumalı, Viran Dağlar, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli, Makedonya,

Yorum Gönder

0 Yorumlar