Uyan ve güzel bir Halil İbrahim Sofrası



 Bir saat sonra evin içinden gelen gürültülerle uyandı. Tıraş ol­du, giyindi. Alt kata indi. Evin önündeki asmanın altında sabah sofrası kurulmuş, teyzesi ile Celal dayısı kahvaltıya başlamak için onun gelmesini bekliyorlardı.

 Kapının ağzında görününce sağ aya­ğını altina almış, evin duvarı boyunca uzanan peykede oturan Ce­lal Bey, oturuşunu dikleştirdi, sağ kolunu havaya kaldırarak: 

- Buyur gel bakalım koca Zülfikar paşa, dedi. Yetmişini aşkındı, hala dinç, hala yaşama sevinci taşıyordu: 
- Geç buyur, seni bekleriz! Teyzesinin konuşmasına gerek yoktu. Zülfikar'a bakarken ışıltısı artan gözleriyle söylüyordu söyleyeceğini:

 - İyi uyudun mu Zülfikarım? Zülfikar, peykenin önündeki masanın sağ başına, teyzesinin sağına oturdu. Neler yoktu masanın üstünde? Her gelişinde olduğu gibi onu nasıl ağırlayacağını, nasıl mutlu edeceğini bilemiyorrlu teyzesi. Çörekler, kurabiyeler, reçellerle donatmıştı masayı. Dilimlenmiş pespembe bir karpuz, üç tür üzümle dolu yeni kalaylı bakır bir tepsi renklendiriyordu masanın ortasını. Tereyağı, peynir, sucuk ..." (Necati Cumalı Viran Dağlar Makedonya)

Türkçe,Necati Cumalı, Viran Dağlar, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli, Makedonya,

Yorum Gönder

0 Yorumlar