Hem sohbet hem dış muayenesi hemde tarım ve havadan konusmalar



Nikodemos, sırtı konuklarina dönük, ellerini yıkarken koltu­ğun başında duran lsmail'e oturmasını söyledi. Zülfikar Bey'e dö­nüp bakarak, Rıza Bey'in, annesinin sağlıklarını sordu. Ellerini sa­bunla yıkadı, duruladı, havlu ile kurularken yüzünü döndü, yağış­larin bu yıl çok iyi gittiğini söyledi.

 Dişçiydi, ama o da topraktan karnı doyuyor sayıyordu kendini. Çünkü bütün hastaları ekicilerdi. Ekicilerin yüzü gülerse gülüyordu onunda yüzü. Bu yıl neredeyse kasım yarılamış, ova hala kar tutmamıştı. Ekme işleri tamamlan­mamış tarla kalmamıştı bölgede. Tohum toprak altındaydı. Yağa­cak kar tohumu besleyecek, havalar hep böyle denk giderse büyük bir bolluk yaşanacaktı inşallah! .. 

El yıkama süresi içinde başlayıp biten bu söyleşi, havlusunu yerine asması ile tamamlandı. Masasının üstünden kaynatılmış bir ayna ile bir sond aldı, yaklaştı. İsmail 'den ağzını açmasını istedi. Acelesiz bütün dişlerini tek tek taradı. Sond'un sivri uçlu kancası ile her çürüğe dokundukça, İsmail yerinde sıçrıyor, avuçlarından bırakmadığı koltuğun kollarına asılıyor; Nikodemos, yüz buruştu­ruyordu: 

- Yazık yazık yazık, çok yazık! diyordu arada bir Zülfikar" (Necati Cumalı Viran Dağlar Makedonya)

Türkçe,Necati Cumalı, Viran Dağlar, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli, Makedonya,

Yorum Gönder

0 Yorumlar