Giriş yapmaya gerek görmeden sordu:
- Evlenmeye niyetin yok mu?
- Aklıma gelmiyor.
- Neden gelmiyor? Düğününü göremeyecek miyim senin?
Zülfikar, evlenmekle ilgili kararsızlıklarının nedenlerini açıklamayı gereksiz görüyordu yaşlılara. Değişmez Rumelililerdi onlar. Yaşayışlarının akışını değiştirebilecek hiçbir neden tanımazlardı. Makedonya'nın barut fıçısına dönmesi, yaklaşan savaş tehlikesi, tümü, onların gözünde Zülfikar'ın düğününü görmeye engel değildi.
- Evlenmekte geç kalmadım ki, dedi tatlılıkla. Dayısı ondan yana çıktı:
- Ne zorlarsın evlensin diye çocuğu? Bırak, bir iki yıl daha gençliğinin tadını çıkarsın.
Sabiha Hanım sofrayı kaldırıyordu. Elleri dolu mutfağa yönelmişti:
- Bekleyin, şimdi gelirim, dedi, uzaklaştı.
Celal Bey usulca Zülfikar'a: - Güzel mi? dedi.
- Kim?
- Manastır'da seni bekleyen?
Sabiha Hanım döndü:
- Ne fısıldaşırsınız öyle arkamdan?
Kocasının karşılığını beklemeden sözünü sürdürdü:
- Aklına fitne sokma çocuğun! O erken başladı gençliğinin tadını çıkarmaya. Sizler gibi köyde, kırda büyümedi. Selanik'te açıldı gözü. Gençliğinin tadını çıkaracağı kadar çıkardı. Bundan sonra ne kadar erken evlenirse o kadar iyi eder ...
Zülfikar'a döndü: - Artık uzatma evlenmeyi. Dünya gözüyle seni helal süt emmiş bir kızla evlenmiş görmezsem bil ki gözü açık giderim!
Zülfikar: - Uzatmam! dedi, gülerek." (Necati Cumalı Viran Dağlar Makedonya)
Türkçe,Necati Cumalı, Viran Dağlar, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli, Makedonya,
0 Yorumlar