dayanıklı olarak yaratılmadığını, benzin denilen yeni maddenin ateş alıp zincirleme bir tepki yaratarak bütün kenti yakıp kül edeceğini gazete yazılarıyla anlatıyorlardı. Kilise bile konuya ka rıştı. O Kutsal Perşembe ayinindeki can sıkıcı olaydan bu yana gözlerini del Valle ailesinden ayırmamış olan Peder Restrepo kendini ahlak bekçisi ilan etti ve o Galiçyalı aksanıyla "amicis re rum novarum'"a yani bu şeytan makinesine benzer yeni icatların dostlarına esip yağmaya başladı. Otomobili, İlyas Peygamberin binip gökyüzüne uçtuğu ateş arabalarına benzetiyordu. Ne var ki Severo hayhuya hiç aldırış etmedi. Az zamanda başka baylar da onun izinden gidince otomobil acayip bir yenilik olmaktan çıktı. Severo kendi otomobilini on yıldan fazla kullandı. Kent daha kullanışlı, daha güvenli yeni otomobil modelleriyle dolup taştığı zaman bile o arabasını değiştirmedi, nasıl ki karısı da bi nek atlarını, huzur içinde ecelleriyle ölünceye dek tutmuştu. Sunbeam'in pencerelerinin içinde dantel perdeler ve Nfvea'nın her zaman tazelediği çiçeklerle dolu iki vazo vardı. Kaplamaları cilalı ağaçtan ve Rus meşininden, bronz aksamı da altın gibi ışıl ışıldı. İngiliz kökenli olmasına karşın Covadonga diye bir Kızıl derili adı taşıyordu. Kusursuzdu, ne yalan söylemeli, yalnız fren leri hiçbir zaman pek iyi işlememişti. Severo kaç kez arabasını onarmak amacıyla tepeden tırnağa sökmüş sonra da ülkenin en iyi teknisyeni olan Koca Boynuz'a emanet etmişti. Bu İtalyan us ta takma adını, hayatına gölge düşüren bir trajediye borçluydu. Söylenenlere bakılırsa onu haberi olmadan aldatmaktan bıkıp usanan karısı fırtınalı bir gecede kaçmıştı. Kaçmazdan önce de kasaptan aldığı koca bir deste koç boynuzunu kocasının garaj parmaklığının sivri uçlarına asmıştı. Ertesi gün işe gelen İtalyan bir küme çocukla komşuların kendisiyle alay ettiğini gördü. Ne var ki bu sahne onun mesleğindeki ününü hiç sarsmadı. Yalnız Covadonga'nın frenlerini o da yapamadı. Severo arabasında kocaman bir kaya parçasıyla gezmeyi seç ti. Ne zaman bir yokuşta park edecek olsa yolculardan biri ayağı nı frene basar, bir başkası da hemen yere atlayarak taşı ön teker leklerin önüne yerleştirirdi. Bu düzen çoğunlukla .yeterli olurdu, ama karı kocanın son günleri olması kaderle buyurulmuş olan o uğursuz pazar günü yeterli olmayacağı tuttu. Del Valle'ler açık havalarda çoğu zaman yaptıkları gibi otomobillerine binip kent 128" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar