Alba annesi ile dayısının evlenmesini istiyor bunun imkansız olduğunu açıklıyorlar.Nicolas aHindistan seyahatinden dönüyor bir rahip gibi derince kemikten ibaret



"herkesten iyi bildiğini söylerdi. Gelgelelim bu noktada Blan­ ca ödün vermez, kızını olağan sofra ve temizlik kurallarına uy­ maya zorlardı. Sonuç olarak Alba olağan banyo ve yemeklere ek olarak dayısının getirdiği §ekerleri de yer ve ne zaman sıcaktan bunalsa üstüne hortumla su fı§kırtırdı. Bunların hiçbiri onun gürbüz bünyesinde zerrece etki yapmazdı. Alba, Jaime Dayısının annesiyle evlenmesini İstiyordu, çünkü onun kendi babası olma­ sını dayısı olmasından daha güvenlikli buluyordu. Ne var ki ona bu tür yakın akraba evliliklerinden mongoloid çocuklar doğduk­ larını anlatmı§lardı. Bunun sonucu olarak o da annesinin per§em­ be derslerine gelen öğrencileri dayısının çocukları sanıyordu. Alba Nicolas Dayısını da çok seviyordu, gelgelelim Nico­ las' da elle tutulmaz, uçucu bir yön vardı. Genç adamın her za­ man acelesi vardı sanki, her zaman yeni gelmݧ de gitmek üzerey­ di, bir fikirden öbürüne sekiyormu§ gibi. Bu da Alba'yı huzur­ suz yapıyordu. Nicolas Dayısı Hindistan'dan döndüğünde Alba be§ ya§ındaydı. Tanrıya üç ayaklı masa ve ha§ha§ dumanlarıyla seslenmeye çalı§maktan usanan Nicolas onu, ana vatanından da­ ha az ha§in bir yörede aramaya karar vermi§ti. İki ay Clara'nın ba§ının etini yedi. Evin içinde adım adım izleyip uykusunun ara­ sında kulağına fısıldayarak sonunda onu kandırdı: annesi bir el­ mas yüzük sattı ve onun Mahatma Gandhi'nin diyarına gitmek için gereksediği parayı verdi. Bu kez Esteban Trueba Nicolas'ı engellemeye kalkı§madı, çünkü açlıktan ölen İnsanlar ve gezgin ineklerle dolu olan o uzak ülkeye yapacağı gezinin oğlu için pek iyi olacağına inanıyordu. Rıhtımda onu uğurlarken, "Yılan ısırmasından ya da bir §ark hummasından ölmez de sağ kalırsan buraya bir erkek olarak döneceğini umarım, çünkü acayipliklerinin hepsinden gına getirdim," dedi. Nicolas yogi'lerin güzergahı boyunca Himalayalardan, Kat­ mandu' dan, Ganj boyundan geçip Benares'e indi, hem de yaya olarak ve bir yıl dilencilik etti. Bu hac döneminin sonunda Tan­ rının varolduğuna İnanç getirmݧ ve yanaklarıyla göğsüne §apka iğneleri saplayarak hemen hemen hiçbir §ey yemeden ya§amasını öğrenmi§ti. Evdekiler sıradan bir günün sabahında onun eve doğ­ ru geldiğini gördüler: edep yerine bir çocuk bezi bağlamış, derisi kemiklerine yapı§mı§tı ve gözlerinde, salt zerzevat yiyenlerin birçoğunda görülen o dalgın, dünyadan habersiz bakı§ vardı." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar