Bey'e bakarak. Dişlerden birini yoklayışında İsmail yerinde öyle bir sıçradı ki çarpmaması için Nikodemos bir adım geriye attı kendini.
Zülfikar Bey' e döndü:
- Sizin sürücü, çok canı tatlı, dedi, sizin gibi değil! ..
Bir yıl önce küçük bir dolgu yapmıştı Zülfikar Bey'e. İncelemesini bitirince, hasta koltuğundan bir adım açıldı, sonucu açıkladı:
- Ağız çok fena. Ölmüş! Ağız bir mezarlık, diş mezarlığı ! Geliniz, siz de görünüz ...
Zülfikar Bey, Nikodemos'a güvenini belirtmek için yerinden kımıldamadı. Sadece gerekmez anlamına küçük bir el işaretiyle karşılık verdi çağrısına.
- Ama geliniz rica ederim, görünüz. Böyle bir ağız çok nadirdir ...
Zülfikar Bey bu kez, Nikodemos'un hatırını yerine getirmek olacağını düşünerek kalktı, hasta koltuğuna yaklaştı. Nikodemos ağzını açtırdı, yine aynasını, sond'unu İsmail'in dişlerinde dolaştırmaya başladı. Sond her çürüğe değdikçe İsmail yerinde sıçrıyor, koltuğun kollarına sarılıyordu.
- Görüyorsunuz. Sağlam hiç diş yok!
- Haklısın!
- Çok uğraşacağız ...
- Olanlar olmuş, İsmail genç adam. Benden iki üç yaş büyük. Bu dişlerle dolaşamaz. Ne biliyorsan yap. Hakkını ben ödeyeceğim ...
İsmail, Zülfikar Bey'in dediklerini duyunca ağrılarını unuttu. Gözleri ışıklandı.
Dişçi: - Kuronlar ister, çekilecek dişler var, köprüler yapılacak. Çok iş var! Dünya kadar iş var ...
- Hepsini yaparsın!
- Uzun iş! Belki bir ay, belki kırk gün gelecek gidecek ...
-- Gelir." (Necati Cumalı Viran Dağlar Makedonya)
Türkçe,Necati Cumalı, Viran Dağlar, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli, Makedonya,
0 Yorumlar